Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/19735 E. 2014/24780 K. 22.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19735
KARAR NO : 2014/24780
KARAR TARİHİ : 22.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2010/756-2014/384

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenin Manisa Soma, Kocaeli, Suudi Arabistan, Abudabi ve Türkmenistan işyerlerinde kumlamacı, kalıpçı ve borucu olarak 1981-2001 yılları arasında dolar bazında saat ücreti ile çalıştığını, üç öğün yemek, barınma ve ısınma ihtiyaçlarının davalı tarafından karşılandığını, işine haksız olarak son verildiğini, beyanla ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının hangi çalışmalarının davalı şirkette geçtiğinin belirlenmesi gerektiğini, bu sebeple husumet itirazında bulunduklarını, davalı şirketle ilgisi bulunmayan ve tamamen yabancı tüzel kişilikler olan şirketlerdeki çalışmasından dolayı davalının herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, husumetin ilgili firmaya yöneltilmesi gerektiğini, yetkili mahkemenin Arabistan Mahkemeleri olduğunu, farklı şirketlerde çalışmış olması halinde her bir çalışmanın bağımsız bir çalışma kabul edilmesi gerektiğini, davacının belli bir amaç belli bir iş için işe alınıp bu işin bitiminde iş sözleşmesi sona erdiğinden iş sözleşmesinin belirli süreli olarak yorumlanması gerektiğini, tüm alacaklarını alarak şirketi ibra ettiğini, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı işçinin davalıya ait yurt dışı işyerlerinde çalıştığı ve iş bitimi sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesi ile alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından kanuni süresi içinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya dava konusu alacaklar ile ilgili ödeme yapılıp yapılmadığı ve davacının aralıklı önceki dönem çalışmalarının kıdem tazminatına esas sürenin tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
Davacının aralıklı çalışmalarının her birinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmeli ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödenip ödenmediği tespit olunmalıdır. Feshe göre işçilik haklarının ödendiği belirlendiğinde, önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmeli ve tazminat hesabı açısında daha sonraki çalışma süresine eklenmemelidir. Ancak yapılan ödemelerin kanuni hakların altında kaldığının anlaşılması halinde yine tasfiye esası benimsenmekle birlikte zamanaşımı def’i sebebiyle zamanaşımına uğramamış dönem için belirlenen fark alacaklar, her bir dönem ücretine göre belirlenmeli ve istekler yönünden karar verilmelidir.
İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.
Somut olayda, davacının davalı işverene ait işyerlerinde aralıklarla çalıştığı dosya kapsamı itibariyle sabittir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından ibraz edilen 1996 yılı Eylül ayı kıdem ve ihbar tazminatı bordrosu davacının imzasına havi olmadığı gerekçesi ile dikkate alınmamıştır.
Davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde, anılan bordroda yazılı miktarın ödendiğine dair ödeme belgesi sunulmuş, fakat bu belge değerlendirilmemiştir. Mahkemece söz konusu ödeme belgesi hakkında davacının diyecekleri sorularak sonucuna göre hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.