Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/19733 E. 2014/24778 K. 22.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19733
KARAR NO : 2014/24778
KARAR TARİHİ : 22.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2010/754-2014/380

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenin Rusya, Suudi Arabistan, İzmir A.. P.., Tüpraş, Manisa Soma, R.. Ç.. Bakır İşletmeleri, Tekirdağ Sultanköy, Bursa Çimento, Denizli Çimento işyerlerinde kalıpçı formeni olarak 1982-2008 yılları arasında çalıştığını, üç öğün yemek, barınma ve ısınma ihtiyaçlarının davalı tarafından karşılandığını, beyanla ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının hangi çalışmalarının davalı şirkette geçtiğinin belirlenmesi gerektiğini, bu sebeple husumet itirazında bulunduklarını, davalı şirketle ilgisi bulunmayan ve tamamen yabancı tüzel kişilikler olan şirketlerdeki çalışmasından dolayı davalının herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, husumetin ilgili firmaya yöneltilmesi gerektiğini, yetkili mahkemenin Arabistan Mahkemeleri olduğunu, farklı şirketlerde çalışmış olması halinde her bir çalışmanın bağımsız bir çalışma kabul edilmesi gerektiğini, davacının belli bir amaç belli bir iş için işe alınıp bu işin bitiminde iş sözleşmesinin sona erdiğinden iş sözleşmesinin belirli süreli olarak yorumlanması gerektiğini, 15.08.1997 tarihli yazısı ile istifa ettiğinden bu tarihten önceki döneme ait talepleri yerinde bulunmadığını, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı işçinin davalıya ait yurt dışı işyerlerinde çalıştığı ve iş bitimi sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesi ile alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraflarca kanuni süresi içinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya dava konusu alacaklar ile ilgili ödeme yapılıp yapılmadığı ve davacının aralıklı önceki dönem çalışmalarının kıdem tazminatına esas sürenin tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14/2 maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
Davacının aralıklı çalışmalarının her birinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmeli ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödenip ödenmediği tespit olunmalıdır. Feshe göre işçilik haklarının ödendiği belirlendiğinde, önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmeli ve tazminat hesabı açısında daha sonraki çalışma süresine eklenmemelidir. Ancak yapılan ödemelerin kanuni hakların altında kaldığının anlaşılması halinde yine tasfiye esası benimsenmekle birlikte zamanaşımı def’i sebebiyle zamanaşımına uğramamış dönem için belirlenen fark alacaklar, her bir dönem ücretine göre belirlenmeli ve istekler yönünden karar verilmelidir.
İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.
Somut olayda, davacının davalı işverene ait işyerlerinde aralıklarla çalıştığı dosya kapsamı itibariyle sabittir. Davacının 05.05.1986-24.03.1997 yılları arasında yapmış olduğu aralıklı çalışmalar davalı tarafından yapılan ödemelerle tasfiye edilmiştir. Davacının 22.03.1982- 25.06.1984 tarihleri arası yapmış olduğu çalışma, davacının diğer çalışmalarının tasfiye edildiği dikkate alınmaksızın ve davacının tekrar çalışmaya başladığı 24.03.1997 tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı gözetilmeksizin davacının hizmet süresinin hesabına dahil edilmesi isabetsizdir.
Ayrıca karara esas teşkil eden raporda davacıya, 14.01.2007 tarihinde yapılan kıdem tazminatı ödemesi davacının hesaplanan kıdem tazminatından mahsup edilmişse de söz konusu ödemenin yapıldığı tarihten fesih tarihine kadar geçen dönem için kanuni faiz hesaplanmaması hatalı olmuştur.
3-Davalının dosyaya ibraz ettiği 30.05.2007-12.05.2008 dönemine ait kıdem ihbar tazminatı bordrosu davacının imzasının bulunmadığı gerekçesi ile değerlendirilmemiştir. Uygulamada işin niteliği gereği işçinin banka hesabına ödemeler yapıldığını bilinmektedir. Davalı tarafından bu döneme ilişkin ödemenin davacının bildirilen banka hesabına yatırıldığı savunulmuş ve yargılama sırasında söz konusu banka kayıtlarının mahkemece getirtilmesi talep edilmiştir. Mahkemece imzasız bordro ile tahakkuk ettirilen alacakların karşılığının bankaya yatırılıp yatırılmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmedir. Yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.