Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/19133 E. 2014/23637 K. 11.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19133
KARAR NO : 2014/23637
KARAR TARİHİ : 11.09.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2014
NUMARASI : 2013/27-2014/103

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, izin, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işten kendisinin ayrıldığını, şirketin müşteri bilgilerini müşteri tekliflerini, ticari sırlarını dışarı sızdırdığını, firma aleyhine haksız rekabet yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Dairemizce mahkemenin vermiş olduğu kısmen kabul kararı davacının bordrolardaki imzaya ilişkin itirazının değerlendirilmesi ve fazla çalışma alacağında yüzde elli indirim yerine makul oranda indirim yapılarak karar verilmesi gerektiği yönünden bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yüzde otuz indirim uygulanan fazla çalışma ücret alacağının, kıdem ve ihbar tazminatnın, izin ve genel tatil alacağının kabulüne, ücret alacağının ise reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında davacının aylık ücret miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret gözönünde tutularak belirlenir.
Somut olayda bozma ilamına uyan mahkemece; çift bordro uygulandığını iddia eden davacının bordrolardaki imzaya ilişkin itirazı değerlendirilmek üzere grafoloji uzmanı bilirkişiden rapor aldırılmıştır. İnceleme yapılan bordrolardaki imzaların davacıya ait olmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle iken bilirkişi raporunun birinci seçeğine göre bordro ücreti üzerinden hesaplanan alacakların kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Belirtilen yön gözetilmeden verilen karar sebebi ile hükmün ikinci kez bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.