Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/18783 E. 2014/23441 K. 10.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18783
KARAR NO : 2014/23441
KARAR TARİHİ : 10.09.2014

MAHKEMESİ : Bursa 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2010/1086-2013/235

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davacının, davalı şirkette 15.02.2008-18.10.2010 tarihleri arasında kalıp ve tuğla ustası olarak günlük 55,00 TL ücretle çalıştığını, davalı şirketin çeşitli kooperatiflerden yüklendiği inşaat işleriyle asıl-alt işverenlik ilişkisi kurduğunu, sigorta primlerinin bilgisi dışında asıl işveren kooperatifler tarafından ödendiğini, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde 15.02.2008-05.10.2010 tarihleri arasında en son günlük 26,87 TL net ücretle çalıştığı, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, yıllık izin ücreti ve ücret alacağı olduğu, fazla mesai yaptığı ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Kıdem tazminatına ve diğer alacaklara esas alınması gereken süre konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi hükmüne göre yürürlükte bırakılan 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir.
İşçinin işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih en az bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarih, tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gereken süreyi başlatacaktır. İşçinin çıraklık ilişkisinde geçen süreler de kıdem tazminatına esas alınacak süre yönünden değerlendirilemeyecektir. Buna karşın deneme süresi, kıdem süresine eklenir.
1475 sayılı Kanun’un 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur.
Dosya içeriğinden, davacının 15.02.2008-18.10.2010 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürdüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre 09.11.2009-31.03.2010 ve 01.04.2010-18.10.2010 tarihleri arasında davalı işyerine iki kez giriş ve ayrılış işlemi yapıldığı, 1126.. sicil nolu SS O.. konut yapı kooperatifi işyerinde 16.04.2008-09.09.2009 tarihleri arasında, 1142.. sicil nolu SS O.. konut yapı kooperatifi işyerinde 09.11.2009-31.03.2010 tarihleri arasında, 1171.. sicil nolu SS O.. konut yapı kooperatifi işyerinde 01.04.2010-18.10.2010 tarihleri arasında çalıştığı, imzalı ücret bordrolarıda, 2009 Kasım – 2010 Ekim döneminde çalıştığının anlaşıldığı, davacı tanığı C.. B..’ın 2009 yılı başından 2010 Mayıs ayına kadar çalıştığını, işe başladığında davacının çalışmakta olduğunu beyan ettiği,davacının Bakanlığa verdiği beyanında 05.10.2010 tarihini fesih tarihi olarak belirttiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, mahkemece davacının 15.02.2008-05.10.2010 tarihleri arasında, 2 yıl 7 ay 20 gün (960 gün) çalıştığı kabul edilmiş ise de, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarının aksi ıspatlanamamıştır. Hal böyle olunca, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında işveren olarak görünen kooperatifler ile davalı şirket arasındaki ilişki tesbit edilerek, hukuki ilişkinin tesbiti halinde Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında görülen sürelerin dışında fiili çalışma olgusu ıspatlanamadığından tazminat ve alacakların buna göre belirlenmesi ve son çıkış tarihinin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında daha sonraki bir tarih olduğu belirlense bile davacının fesih tarihinin 05.10.2010 tarihi olduğuna dair Bakanlığa verdiği beyanı dikkate alınarak bu tarih olduğunun kabul edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.