Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/18731 E. 2014/24275 K. 17.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18731
KARAR NO : 2014/24275
KARAR TARİHİ : 17.09.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/05/2014
NUMARASI : 2013/578-2014/224

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin bağlı olduğu müdürler ve bir endüstriyel ilişkiler uzmanının hazır olduğu bir odaya çağrıldığını ve metazori bir şekilde, ne olduğu ve neyi imzalaması gerektiği tam olarak açıklanmadan sadece “ Şirket olarak, işyerinde 2 planlama mühendisi çalıştırmama kararı aldıkları, kendisinin diğer planlama mühendisine göre daha uzun süredir çalışıyor olması sebebiyle işten çıkarmak için tercih edildiği, imzalanan belgelerin haklarını alması için imzalatıldığı, imzalamazsa kendisine ödeme yapılamayacağı” belirtilerek, karşılıklı fesih sözleşmesi imzalatılmak suretiyle iş sözleşmesinin kanuna aykırı olarak 29.07.2013 tarihinde davalı tarafça feshedildiğini, imzalatılan ikale sözleşmesinde belirtilen miktarın kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve hak kazandığı ikramiye karşılığı olduğunu, davacıya ödenen ek bir menfaat bulunmadığını, anılan sözleşmenin, davalı tarafça, davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanmasını önlemeye yönelik olarak düzenlendiğini iddia ederek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilerek işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin kendisi ile imzalanan 29.07.2013 tarihli ikale sözleşmesi ile sona erdiğini, davacının, ikale sözleşmesini imzalarken herhangi bir şekilde çekince kaydı koymadığını, iddia edildiği gibi metazori imzalatılan bir belge olmadığını, sözü edilen ikale sözleşmesinin 4. maddesi ile, davacıya ek menfaat olarak toplam brüt 57.890,00 TL. ödendiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı tarafın ikale sözleşmesini baskı ile imzaladığı yönündeki iddiasını somut delillerle ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispatlayamadığı gibi ikale sözleşmesinin yerleşik Yargıtay İçtihatları ve kanuni düzenleme doğrultusunda usulüne uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İş sözleşmesinin ikale ile sona erip ermediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan iş güvencesi hükümleri işçiyi işverenin feshine karşı koruma amacını taşımaktadır. Sözleşmenin işverenin feshi dışındaki bir sebeple sona ermesi halinde iş güvencesi hükümleri uygulanamaz. Bu bağlamda sözleşme ikale (bozma sözleşmesi) ile sona ermişse işçi iş güvencesi hükümlerine dayanarak feshin geçersizliğine karar verilmesini talep edemeyecektir.
İkale, sözleşmenin tarafların ortak iradeleriyle sona erdirilmesidir. Niteliği itibariyle bir sözleşme olması sebebiyle ikale tarafların serbest iradelerine dayanmalıdır. Ayrıca ikale icabı işverenden gelmişse kanuni tazminatlarına ilaveten işçiye ek bir menfaatın sağlanması (makul yarar) gerekir. Aksi halde iş sözleşmesinin ikale ile sona erdirildiğinden söz edilemez.
Dosya içeriğine göre, davalı işveren ile davacı arasında 29.07.2013 tarihinde ikale sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 4. maddesinde “ şirket çalışana, iş sözleşmesinin karşılıklı olarak sona erdirilmesinden kaynaklanan etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla, 31.07.2013 tarihinde brüt 57.890,00 TL ödeyecektir.” düzenlemesine yer verilmiş ise de; ikale de ödeneceği belirtilen paranın ihbar ve kıdem tazminatı ile diğer işçilik alacaklarından ayrı olarak ödenip ödenmediği, başka bir anlatımla davacıya kanuni haklarından başka ek bir ödeme yapılıp yapılmadığı, davacının ikaleyi kabul etmesi için makul bir yararın bulunup bulunmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.