Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/18188 E. 2014/23630 K. 11.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18188
KARAR NO : 2014/23630
KARAR TARİHİ : 11.09.2014

MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2012
NUMARASI : 2011/568-2012/756

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinden emekli olarak iş sözleşmesinin sona erdiğini belirterek çalıştığı sürece ödenmeyen yıllık izin ücret alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının yıllık izinlerini kullandığını, mevsimlik işçi olduğu döneme ilişkin yıllık izin ücretlerini isteyemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının işyerinde yaptığı işin mevsimlik iş olup olmadığı davacının mevsimlik işçi statüsünde çalıştığı döneme ilişkin yıllık izin ücretlerini isteyip isteyemeceği noktasında toplanmaktadır.
Çalışmanın sadece yılın Belirli bir döneminde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir. Söz konusu dönemler işin niteliğine göre uzun veya kısa olabilir. Her zaman aynı miktarda işçi çalıştırmaya elverişli olmayan ve işyerinde yürütülen faaliyetin niteliğine göre işçilerin her yıl belirli sürelerde yoğun olarak çalıştıkları ve fakat yılın diğer döneminde işçilerin iş sözleşmelerinin ertesi yılın faaliyet dönemi başına kadar ara vermeyi gerektiren işler mevsimlik iş olarak değerlendirilebilir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 53/3 maddesi uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanmaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi, 4857 sayılı Kanun’un yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, 53/3. maddedeki kural, nispi emredici kural olup, işçi lehine bireysel iş sözleşmesi ya da toplu iş sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir ve mevsimlik işçiler için yıllık izin hakkı tanınabilir.
Davacının hizmetdöküm cetveline göre yıllık çalışmaları genellikle 300 günün altında olup, yılın kalan bölümünde işyerinde çalışması olmayan davacı işçi bakımından yıllık izin hakkının doğmadığı kabul edilmelidir. Yılın çalışılmayan bölümünde davacı işçi bu hakkını kulanmış olup, kanun koyucunun mevsimlik işte yıllık izin öngörmemiş olmasının temel gerekçesi de çalışılan süre itibarıyla dinlenme ihtiyacının ortaya çıkmamış oluşudur. Bu durumda, mevsimlik iş sözleşmesi kapsamında çalışan davacı işçinin yıllık çalışma süresi 330 günü geçen yıllar hariç olmak üzere yıllık izin hakkının doğmadığı kabul edilmelidir.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının tüm hizmet süresi üzerinden yıllık izin alacağı hesaplanmıştır. Dosya kapsamında bulunan davacının hizmet döküm cetveline göre, 2001 yılına kadar (1999 yılı hariç) çalışmalarının 330 günden az olduğu için çalışılmayan sürelerde davacının izin hakkını kullandığı ve bu hakkın doğmadığı kabul edilmelidir. Davacının sadece 1999 yılında 330 günden fazla çalışması olduğu için mevsimlik çalıştığı bu dönemde yıllık izin alacağına hak kazanır.
4857 sayılı Kanun’un 53. maddesinde mevsimlik işlerde yıllık izin hakkının doğmayacağı belirtilmiş ise de, yılın ne kadar bölümünde çalışılma halinde mevsimlik iş sayılacağı yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Yılın tamamına yakın bir bölümünde çalışılma halinde Anayasal temeli olan dinlenme hakkının tanınmasının gerekeceği açıktır. Somut olayda da, davacı işçi 2001 yılı ve sonrasında 11 ayın üzerinde çalışmış olmakla, fiili çalışma süresinin mevsimlik statüde değerlendirilemeyeceği dikkate alınarak, bu dönem için davacının yıllık izin alacağının kabulüne karar verilmesi gerekir.
Belirtilen yönler gözetilmeden mahkemece verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.