Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/17431 E. 2014/22989 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17431
KARAR NO : 2014/22989
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/04/2014
NUMARASI : 2013/1613-2014/327

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin T.. S.. E.. Bölgesi Şubesinin seçilmiş profesyonel şube mali sekreteri ve profesyonel yöneticisi olduğunu, sendikanın 18.11.2013 tarihli yazısı ile davacının profesyonel yöneticilik görevine son verildiğini, oysa ki yazıyı imzalayanların tüzük ile görev yetki ve sorumlulukların belli olduğunu ve profesyonel yönetici kadrosunun kaldırılması konusunda yetkileri bulunmadığını, müvekkilinin seçildikten sonra kadrosunun ancak gelecek olağan genel kurulda kaldırılabileceğini, şube üye sayısının 1.750′ nin altına düşmesine karşın profesyonel mali sekreterlik kadrosunun kaldırıldığına ilişkin hiçbir uyarı yapılmadığı için davacının aday olarak seçildiğini, aksi halde davacının aday olmayacağını ileri sürerek sendika ege bölge şubesi profesyonel mali sekreteri olan müvekkilinin profesyonel mali sekreterlik kadrosunun kaldırılmasına ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, ege bölge şubesinin 16.11.2013 tarihinde olağanüstü genel kurulunu gerçekleştirdiğini ve bütçe gereği kongre tarihindeki üye sayısına göre profesyonel yönetici sayısının değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu, şube üye sayısı 1.751’in altında olduğu tespit edildiğinden bütçe hükümleri doğrultusunda profesyonel yönetici sayısının belirlendiğini savunarak haksız olan davanın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, 6356 sayılı Kanun’da seçilmiş yöneticilerin genel merkez yazılarıyla görevden alınmasına veya seçildiği statünün değiştirilmesine olanak veren bir hükmün mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 28. maddesinin altıncı fıkrasında, sendikaların, gelirlerini, bu Kanunda ve tüzüklerinde gösterilen faaliyetler dışında kullanamayacağı ve bağışlayamayacağı hususu belirtilmiştir.
6356 sayılı Kanun’un 8. maddesinde de, sendika tüzüklerinde, sendika yöneticilerinin ücretleri ile ilgili usul ve esasların yer alması gerektiği belirtildikten sonra, aynı kanunun 11. maddesinde de, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurulu üyelerine verilecek ücret, tazminat, ödenek ve yolluklar ile sosyal hakların belirlenmesi konusundaki görev ve yetkinin genel kurulda olduğu ifade edilmiştir.
Sendika tüzüğünün 18. maddesinin “m” bendinde ise, sendika ve şubelerde görev alan yöneticilere verilecek ücretler ile ödenek, yolluk ve tazminatların tespit edilmesi konusu, genel kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Yine tüzüğün 63. maddesinin “a” bendinde, sendika ve şubelerin yönetim kurulu üyeleri ile başkanlarına verilecek ücretler, her türlü ödenek ve sosyal yardımların sendika merkez Genel kurulunda tespit edileceği düzenlemesi yer almıştır.
Diğer taraftan sendika tüzüğünün 43. maddesine göre de, “Şube Yönetim Kurulu, Şube Yönetmeliğinde gösterilen esaslar dahilinde biri Şube Başkanı, biri Şube Genel Sekreteri, biri Şube Mali Sekreteri esas olmak üzere diğer iki üyesi de şube yönetmeliğinde belirtilen unvanları ile birlikte seçilir. Şube Yönetim Kurulu için ayrıca asil üye kadar da yedek üye seçilir”.
Sendika ile sendika yöneticileri arasındaki ilişkinin kural olarak vekalet ilişkisi olduğu kabul edilmelidir. Ücret, vekalet sözleşmesinin zorunlu unsuru değildir. Buradan hareketle sendikalarda profesyonel sendika yöneticisi ve amatör sendika yöneticisi olmak üzere iki tip yöneticinin söz konusu olduğunu söylemek gerekir. Sendika yöneticilerine verilecek ücretler ile sağlanacak diğer menfaatleri belirleme yetkisi ise münhasıran genel kuruldadır.
İnceleme konusu davada, davacı, 16.11.2013 tarihli olağanüstü genel kurulda, şube yönetim kurulu üyesi ve ege bölge şubesi mali sekreteri seçilmiştir. Genel kurul sonrasında ise, sendika genel merkezi tarafından 18.11.2013 tarihli yazı ile, şube başkanı ve şube genel sekreterinin profesyonel, diğer yönetim kurulu üyelerinin ise amatör kadroda görev yapacağı şubeye bildirilmiştir.
Somut olayda, 16.11.2013 tarihli olağanüstü genel kurul tarihi itibariyle şube üye sayısının 1.750′ nin altında olduğu hususu uyuşmazlık dışıdır.
Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, yönetici ücretleri ve sendika mali uygulamaları genel kurul kararı doğrultusunda gerçekleştirilecektir. Bu cümleden olarak, 12, 13 Kasım 2011 tarihlerinde icra edilen 14. Genel Kurulda kabul edilen ve 01.01.2012-31.12.2014 tarihleri arasında geçerli olan bütçe hükümleri doğrultusunda uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerekmektedir.
Genel kurul tarafından kabul edilen bütçenin, sendikada profesyonel kadrolar başlıklı 7/B maddesine göre, üye sayısı 1001-1750 olan şubelerde 2 yöneticinin profesyonel olarak görev yapacağı hususu belirtilmiştir. Yine aynı maddeye göre “Şube üye sayılarının yukarıdaki miktarların altına düşmesi veya üstüne çıkması halinde, ücret durumu takip eden aybaşından geçerli olarak, profesyonel yöneticiliği ise ilk kongreye kadar devam eder.” Dosya kapsamında bulunan, sendika genel merkezi ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yazılarına göre ise, sendika ege bölge şubesi üye sayısının 2012 yılı itibariyle 1.750 sayısının altında olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre, 16.04.2011 tarihli şube olağan genel kurulu ile 16.11.2013 tarihli şube olağanüstü genel kurul tarihi arasında sendika ege bölge şubesi üye sayısının 1.750’nin altında olması sebebiyle bütçe hükümlerine uygun olarak, takip eden ilk genel kurul tarihinden itibaren, ege bölge şubesinde iki profesyonel yöneticinin görev yapması gerektiği tartışmasızdır. Bu itibarla, esasen bir tespit işleminden ibaret olan sendika genel merkez uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen mevzuat hükümleri doğrultusunda, belirtilen şekilde uygulama yapılması da bir zorunluluktur. Bütün bu açıklamalar karşısında, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.