YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17346
KARAR NO : 2014/23564
KARAR TARİHİ : 11.09.2014
MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2014
NUMARASI : 2013/161-2014/201
Hüküm süresi içinde davalı M.. B.. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının, davalıya ait okul işyerinde temizlik işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiğini belirterek, müvekkilinin işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece verilen kısmen kabul kararı, Dairemize ait ilam ile taraflar arasında mevcut hizmet tespiti davasının sonuçlanması beklenmek üzere bozulmuştur. Bozma kararına uyan mahkemece gerekli incelemeler gerçekleştirilerek istekler hüküm altına alınmıştır.
Temyiz:
Kararı davalı M.. B.. temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Söz konusu alacakların ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de iddia edilen dönemlerde çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Bu alacakların yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, davacının okul işyerinde hizmetli eleman olarak çalıştığı sabittir. İşyerinin niteliği gereği okulların tatil olduğu zamanlarda kapalı olacağı bilinen bir husustur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, okulların tatil olduğu günler dikkate alınmaksızın, davacının kesinleşen hizmet tespiti davası gereği çalıştığı tüm süre dikkate alınarak fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının hesaplandığı anlaşılmaktadır. Davacının hizmeti boyunca okulların kapalı olduğu günler resmi merciler nezdinde araştırılmak suretiyle tespit edilerek söz konusu alacaklar yeniden hesaplatılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.