Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/17001 E. 2014/24160 K. 16.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17001
KARAR NO : 2014/24160
KARAR TARİHİ : 16.09.2014

MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2012/761-2014/217

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı Kurum tarafından dava dışı M.. G..’in şikayeti üzerine işyerinde yapılan incelemede, dava dışı işçinin 25.09.2011-09.12.2011 tarihleri arasında kayıt dışı istihdam edildiği ve bu süre zarfında ücretlerinin ödenmediği, bu ücretlerden asıl işveren olarak kendisi ile alt işveren dava dışı A.. L.. şirketinin sorumlu olduğu saptamasında bulunulduğunu, rapordaki tespitlerin hatalı olduğunu ve alacaklardan sorumlu olmadığını belirterek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca düzenlenen raporun iptalini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili, davacı şirketin raporun iptalini istemesinde hukuki yararı bulunmadığını, raporun icrai bir niteliği bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
İş müfettişlerinin işçi alacaklarına ilişkin tespitlerine yönelik açılan davaların hukuki niteliği ile buna bağlı olarak somut olayda dava şartlarının bulunup bulunmadığı çözülmesi gerekli hukuki problemi oluşturmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 91. maddesinin 2. fıkrasında, “30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 10. maddesine istinaden iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüklerince incelenir” denilmiştir.
Aynı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan dava çeşitleri 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nu 105 ila 113. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Eda davası, davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesinin talep edildiği dava türü olarak tanımlanmışken, tespit davası ise mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği dava çeşidi olarak açıklanmıştır.
4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasına göre iş müfettişi raporlarına karşı açılan davalar, işçilerin bireysel başvuruları üzerine iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşıdır. Bu tespite işçi tarafından, yapılan tespitin eksik olduğu ve daha fazla alacağı bulunduğu gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava eda davası karakterindedir. Söz konusu tespite işveren tarafından, yapılan tespitin hatalı olduğu ve tamamen ya da kısmen borçlu olmadığı gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava menfi tespit davası niteliğindedir. Bu son halde kanunda özel olarak düzenlenmiş olması nedeniyle davacı işverenin bu davayı açmakta, kanunun ifadesiyle “hukuken korunmaya değer güncel bir yararı” bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir ifadeyle tespit davaları için ayrıca araştırılan hukuken korunmaya değer güncel Bir yarar koşulunun bu dava açısından mevcut olduğu değerlendirilmelidir.
Görüldüğü üzere, iş müfettişi raporlarının işçilerin alacaklarına yönelik kısımlarına karşı işçi ya da işveren tarafından açılacak davalar, yerine göre eda davası yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olup, her halükarda bu davaların tarafları işçi ve işverendir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bu davalarda taraf sıfatı bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı işveren tarafından iş müfettişinin işçi alacağına dair tespitine yönelik raporun iptali istemiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına karşı dava açılmış ise de, davalı Kurumun davada taraf sıfatı bulunmamaktadır. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle davanın kabulü hatalı olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.