Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/16983 E. 2014/23640 K. 11.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16983
KARAR NO : 2014/23640
KARAR TARİHİ : 11.09.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/05/2014
NUMARASI : 2013/335-2014/280

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, iş sözleşmesinin geçerli ve haklı bir sebep olmaksızın feshedildiğini, yazılı savunmasının alınmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren, davacının personele kötü davrandığı, tehdit ettiği yönünde şikayetler aldıklarını, yine mağazaya gelen icra tebliğlerinin tarihleri hususunda şirkete gerekli bilgileri vermediğini, bu hususlarda kendisine uyarı yapıldığını, son olarak 07.08.2013 tarihinde meydana gelen olaylar hakkında kendisinden yazılı savunma talep edildiğini, ancak makul nitelikte bir cevap alınamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı işverence davacıdan savunma istendiğinin kanıtlanamadığı ve salt bu sebeple işverence yapılan feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin görevinin gereklerini yerine getirmeyip şirketi zarara uğrattığı, alışveriş yapmak için mağazaya gelen müşteriye hırsızlık suçlamasında bulunduğu ve onu rahatsız ettiği, bu durumu çözmek amacıyla yaptığı davranışın yanlış anlaşılmaya müsait olup olayın basına yansıması sebebiyle müşterilere ait icra müdürlükleri nezdindeki dosyalardan çektiği veya şube müdürü tarafından çekilip kendisine teslim edilen ücreti gecikmeli veya eksik olarak müşteri hesaplarına yatırarak ya da yatırılmasını sağlayarak fark ücreti kendisine mal edindiği gerekçesiyle feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacı işçinin zimmet eylemini işlediğini kanıtlayamadığı, şube müdürüne sadece uyarı cezası verilmesinin eşit davranma ilkesine aykırı olduğu, davacının görevi gereği müşteri hesaplarına ücreti geç yatırmış olabileceği, işten çıkarma cezasının orantısız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu geçerli sebepler 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinde belirtilen derhal fesih için öngörülen haklı sebepler olduğu gibi, bu nitelikte olmamakla birlikte, işçinin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyen hallerdir. İşçinin sık sık rapor alması kanunun gerekçesinde bu sebepler içinde sayılmıştır. İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih için geçerli sebep olabilirler. İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığı kabul edilmelidir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğine göre, davacı işçinin davalı şirkete ait işyerinde 01.05.2010-22.08.2013 tarihleri arasında mağaza müdürü olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından davacının görevinin gereklerini yerine getirmeyip şirketi zarara uğrattığı, 07.08.2013 tarihinde mağazada vuku bulan olay neticesinde davacı tarafından alışveriş yapmak maksadıyla mağazaya gelen müşteriye uygun olmayan davranışta bulunulduğu, müşterinin rahatsızlığı ve sorunun kendisince hatalı ve yanlış anlaşılmalara sebebiyet verecek şekilde çözümlenmeye çalışılması sonucunda konunun yerel ve ulusal basına yansıyarak firmanın ticari itibarı ve müşteriler nezdindeki saygınlığının hasar görmesine sebebiyet verdiği gerekçesiyle feshedildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin feshinden önce yazılı savunmasının alınmadığı gerekçesiyle feshin geçerli sebebe dayanmadığı sonucuna varılmış ise de, davacının feshe konu edilen olayı açıkladığı 10.08.2013 tarihli imzalı yazısı ile savunmasının alındığı açıktır. Davacı, 07.08.2013 tarihinde alışveriş yapmak için mağazaya gelen müşteriye hırsızlık suçlamasında bulunmuş ve onu rahatsız edici, rencide edici biçimde aratmış, herhangi bir şey bulunmayınca mağazanın ilan panosuna “tesettürlü bayanı aradığım için özür dilerim” şeklinde yazı asarak konunun basına yansımasına sebebiyet vermiş ve mağazanın müşteriler nazarında itibarını zedelemiştir. Mağaza müdürü olan davacının, olaya işvereni zor duruma sokacak şekilde ve görevinin önemine aykırı olacak biçimde hatalı müdahalesi göz önüne alındığında işveren tarafından davacı ile iş ilişkisini sürdürmesi beklenemez. Bu yönler dikkate alınarak işverence yapılan feshin geçerli sebebe dayandığının kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 110,0 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 11.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.