Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/16968 E. 2014/27245 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16968
KARAR NO : 2014/27245
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/350-2013/1153

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, izin, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş sözleşmesin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2-e bendi gereğince haklı sebeple feshediliğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, gider avansının kanunda öngörülen kesin süre içerisinde yatırılmaması sebebi ile davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizce; mahkemece delil avansı yatırılması konusunda verilen kesin sürenin amacının usul ekonomisi bakımından davanın sürüncemede kalmasını engellemek olduğu, bilirkişi ücretinin yatırıldığı tarih ve duruşma günü arasında rapor alınabilecek kadar süre bulunduğu, aksi düşünülse dahi, delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmamasının davanın dava şartı yokluğu sebebi ile reddine sebep teşkil etmeyeceği, taraf belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılacağı, kaldı ki hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemeyeceği, dava konusu tazminat ve alacakların bir kısmının hesaplanmasının da teknik bilgi ve uzmanlığı gerektirmediği, hal böyle olunca mahkemece işin esası hakkında araştırma ve inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilip feshedilmediği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere kanundaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
Somut olayda; davalı işverene ait otel işyerinde lokanta hostesi olarak çalışmakta olan davacının iş sözleşmesinin, “11.04.2011 tarihinde Azzur Restaurant’a gelen bir müşterinin 10.04.2011 tarihinde otelin pastanesinden satın aldığı pastanın faturasını talep etmesi üzerine yapılan araştırma sonucunda, davacı tarafından satışı yapılan ve ödemesi nakit alınan pasta için derhal adisyon açması gerekirken adisyon açmadığı ve kasaya teslim ettiğini iddia ettiği paranın kasada bulunmadığının tespit edildiği, savunmasında nakit para karşılığı pasta satışı ve servisi yaptığı halde adisyon açmadığını ikrar ederek, kasiyer arkadaşına adisyon açmasını söylediğinizi belirttiği, satışı ve servisi davacı tarafından yapılan pastaya derhal adisyon açılmasının kasiyerin değil davacının temel görevi olup, buna aykırı davranışının şirket kurallarına kesinlikle aykırı olduğu ” gerekçesi ile 4857 sayılı Kanun’un 25/2-e bendi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. Dosyadaki delil ve belgeler, şahit anlatımları ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; 10.04.2011 tarihinde pastane bölümündeki çalışanların izinli olması sebebi ile davacıdan yardım alındığı, davacının bir müşteriye pasta sattığı ve sattığı pastanın ücretini alarak Tolga Hürsev isimli başka bir çalışana verdiği, Koray isimli restoran şefi tarafından pasta çekleri açıldığı için davacının bu kişiye adisyon açmasını ve parayı da aldığını söylediği, ertesi gün davacının muhasebeye gidip adisyonun açılıp açılmadığını sorduğu ve açılmadığını öğrendiği, pastanın ücretini davacıdan alan ve bu hususu kabul eden Tolga Hürsev isimli çalışanın da işten çıkartıldığı ve açtığı davada mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabul edildiğini, mahkeme kararının da Dairemizce onandığı; sattığı pastanın ücretini alıp başka bir çalışana teslim ettiği anlaşılan davacının davranışının doğruluk ve bağlıklıkla bağdaşmayan davranış olarak nitelendirilemeyeceğinin kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. İşverence yapılan fesih haklı sebebe dayanmadığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.