Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/16933 E. 2015/24681 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16933
KARAR NO : 2015/24681
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, eksik ödenen tazminat, işe başlatmama tazminatı, yıllık izin ücreti ile cezai şart alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin kesinleşen işe iade davası sonrası işe başlamak için süresinde işverene başvurduğunu, işverence alacaklarının eksik ödendiğini ileri sürerek, eksik ödenen boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, cezai şart ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin giydirilmiş ücretinin hesaplanması hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, giydirilmiş ücretin tespitinde, araç (benzin) ile saha tazminatı ödeneği nazara alınmıştır. Ancak, dosya kapsamına göre, araç (benzin) ödeneğinin, işin ifasında kullanılmak üzere verildiği sabit olup, işçiye sağlanmış mali bir hak olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Anılan sebeple, işçiye sağlanmış menfaat olarak kabul edilmesi ve hesaplamalara dahil edilmesi hatalı olmuştur.
Saha tazminatı ödeneğinin ise, öncelikle hangi iş düzenlemesinde yer aldığı belirlenmeli, bu tazminatın sürekli mi ödendiği yoksa sahaya çıkıldığı zaman çıkış süresine göre mi ödendiği hususları tespit edilmeli ve aksine bir düzenleme yoksa giydirilmiş ücretin tespitinde dikkate alınamayacağı gözetilmelidir.
3-Her ne kadar taraflar arasında imzalanan sözleşmede, bildirimli fesihte ihbar süresinin 52 hafta olarak uygulanacağı düzenlenmiş ise de; davalı taraf gerek yargılama aşamasında gerekse de temyiz dilekçesinde; ihbar sürelerinin 04.05.2009 tarihli “İstihdamın feshi prosedürü” adlı belge ile yeniden düzenlendiğini, buna göre ihbar süresinin 16 hafta üzerinden hesaplanarak davacıya ödeme yapıldığını, anılan prosedürün şifre ile girilen şirket portalından davacıya tebliğ edildiğini ve davacının prosedüre yönelik herhangi bir itirazının olmadığını savunmuştur. Şu halde, davalı tarafın bu savunmalarına ilişkin olarak davacı asilin beyanı alınmalı, daha sonra anılan prosedürün geçerliliğinin tartışılarak sonuca gidilmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4-4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda, davalı işveren tarafından düzenlenen 04.05.2009 tarihli izin prosedürü belgesinde, 1-5 yıl arası kıdemi olana 15 iş günü, 5-10 yıl arası kıdemi olana 20 iş günü ve 10 yıldan fazla kıdemi olan çalışana 30 iş günü yıllık ücretli izin verileceği belirtilmiş, ayrıca, çalışanın önceki hizmet süresinin, özel veya kamu sektöründe Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kabul edilen prim ve askerlik hizmet sürelerinin toplamı olduğu belirtilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının, davalı işyerindeki çalışmasından önce Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen ve başkaca işyerlerinde gerçekleşen çalışma sürelerine, davalı işyerindeki çalışma süresi eklenerek toplam 10 yıl 80 gün üzerinden hak kazanılan süreye göre yıllık izin ücreti belirlenmiş ise de, yapılan hesaplama hatalıdır.
Davacının önceki kıdemi, davalı işyerinde hak kazanacağı yıllık izin süresi belirlenirken nazara alınmalıdır. Buna göre, davacının önceki kıdemi ile davalı işyerindeki kıdemi birbirine eklendiğinde, 20 gün üzerinden yıllık izin süresinin hesaplanması gerekmektedir. Davacının, davalı işyerindeki çalışmasının 3 yıl 7 ay olmasına göre, 60 gün yıllık izin hakkı bulunduğu, ancak dosya kapsamında kullanılan ve karşılığı ödenen izin süresinin 83 gün olduğunun anlaşılmasına göre, davacının yıllık izin ücreti alacağı bulunmamaktadır. Şu halde, mahkemece yıllık izin ücreti alacağının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
5-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ücreti 6.500,00 TL net olarak kabul edilmiş, ücret brüt olarak belirlenirken ise denetime elvermeyecek şekilde 9.632,70 TL olarak tespit edilmiştir. Davalı ise brüt ücretin 8.455,78 TL olması gerektiğini iddia etmiştir. Buna göre, net ücretin brüt olarak tespiti yapılırken denetime elverişli şekilde rapor alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de hatalıdır.
6-Takas, borcu sona erdiren sebeplerden biridir. Takastan bahsedilmek için, her şeyden önce iki ayrı kimsenin karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olmaları gerekir. Henüz doğmamış veya takas anında sona ermiş alacaklar takas edilemez.
Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, def’i olarak da ileri sürülebilir. Takasın def’i olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup def’i sebebi ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir.
Somut olayda, mahkemece, davalı tarafından cevap dilekçesinde takas defi ileri sürülmemesine rağmen, resen dikkate alınarak mahsup yapılması hatalı olup, karar bu yönü itibari ile de isabetsizdir.
7-İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.
Somut olayda, mahkemece, davacının işe başlama başvuru tarihinin 21.11.2011 olmasına ve bir aylık işe başlatma süresinin 21.12.2011 tarihinde dolmasına göre, fesih tarihinin 21.12.2011 olarak kabul edilerek, kıdem tazminatına bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.09.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.