Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/16803 E. 2015/30488 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16803
KARAR NO : 2015/30488
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2014
NUMARASI : 2013/454-2014/34

DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra, inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, işe iade kararının dava dışı işverence uygulanmaması sebebiyle iş sözleşmesinin fesih tarihinin boşta geçen dört aylık sürenin ilavesi sonucu değiştiğini dört aylık sürenin ilavesi ile belirlenen fesih tarihine göre iş sözleşmesinin özelleştirmeden itibaren bir yıllık süre aşıldıktan sonra feshedildiğini, bu durumda davacının iş kaybı tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, müvekkili kurum tarafından fazla ödenen miktarların davalıdan ilamsız icra takibi yoluyla talep edildiğini ancak davalı tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu bu sebeple davalı tarafından haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra-inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacı tarafça yapılan takip talebinin yerinde olmadığını, 4046 sayılı kanunun 21. maddesinde belirtilen iş kaybının ödeneceğinin açık bir şekilde yer aldığını bu sebeple geri istenmesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece işe iade davası sonucu boşta geçen dört aylık sürenin kıdem süresine eklenmesinin ve sigorta priminin ödenmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’ndan kaynaklandığı, fesih tarihinin 18.08.2005 olarak değişmesi şeklinde kabul edilemeyeceği, her iki kanunu amacının farklı olduğu, ödemelerin kanuni dayanağının da farklı olduğu, iş kaybı tazminatının özelleştirmeden kaynaklı ek ödeme niteliğinde olduğu, ayrıca işsiz olduğu dönemde kurumca ödenen iş kaybı tazminatını iyiniyetle tükettiği ve davacıdan geri istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine ve asıl alacağın %10’u oranında kötü niyet tazminatını davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı tarafça süresinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının 4046 sayılı Kanun uyarınca 19.04.2004 tarihinde özelleştirilen Bursagaz A.Ş.’ye ait işyerinde çalışmakta iken iş sözleşmesinin 18.04.2005 tarihinde feshedildiği, davacıya davalı kurumca 30.04.2005 tarihinden 30.08.2005 tarihine kadar iş kaybı tazminatı ödendiği, davacının Bursa 2. İş Mahkemesinin 2005/612 esas sayılı dosyada açtığı işe iade davası sonucunda işe iadesine karar verildiği, işe başlatılması talebinin işverence kabul edilmediği, işe başlatılmamasından kaynaklanan boşta geçen dört aylık süreye ait ücretinin ödendiği anlaşılmaktadır.
Davacının iş sözleşmesinin özelleştirmeden sonra 4046 sayılı Kanun’un 21. maddesinde yer alan bir yıllık süre içerisinde feshedildiği, iş kaybı tazminatına hak kazandığı ve söz konusu tazminatın davalı kurumca davacıya ödendiği tartışmasızdır. Davacının iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine Bursa 2. İş Mahkemesinde görülüp kesinleşen davayla karar verilmiş, ancak davalı işveren tarafından başvurusuna rağmen işe başlatılmamıştır. İşe başlatılmayan davacı 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinde öngörülen boşta geçen süreye ait dört aylık ücrete de hak kazanmış olup, kendisine bu süreye ait ücreti de ödenmiştir. Bu durumda davacının gerçek anlamda işsiz kalma halinin ilk fesih tarihine dört aylık sürenin ilave edilmesi sonucu oluşan 18.08.2005 tarihinden itibaren başladığı sabittir. Böyle olunca, 18.08.2005 tarihinden öncesi için davacıya iş kaybı tazminatı ödenmesi 4046 sayılı Kanun’un 21. maddesinde getirilen hükümle öngörülmüş olan amaçla bağdaşmamaktadır. Başka bir anlatımla davacının fiilen çalışmış sayıldığı dört aylık dönem için hem iş kaybı tazminatı hem de ücret ödenmesi mümkün değildir. Bu sebeplerle; davacının boşta geçen dört aylık süreye tekabül eden iş kaybı tazminatı miktarı belirlenerek bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi hatalı bulunmuş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi uyarınca alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanı sıra, alacaklı davacının ayrıca kötü niyetli olması da gerekir. Başka bir deyişle, davacı alacaklı icra takibi yapmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemez. Somut olayda davacının kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispat edilmediği gibi buna ilişkin dosyada herhangi bir delil de bulunmamaktadır. Bu durumda davacı aleyhine kötü niyet tazminatı şartlarının oluştuğu kabul edilemez. Mahkemece değinilen bu yön göz ardı edilerek davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.