Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/16597 E. 2014/23006 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16597
KARAR NO : 2014/23006
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ : Uşak 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2014
NUMARASI : 2013/834-2014/174

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe iade kararına rağmen müvekkilinin işe başlatılmaması halinde sendikal tazminat için bir yıldan az olmamak kaydıyla brüt ücretin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin müvekkili şirketin işyerinde yeniden yapılanmaya gitmesi üzerine oluşan iş gücü fazlalığı sonrasında geçerli sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı işverenliğin feshe gerekçe olarak gösterdiği işletmesel kararı tutarlı olarak uygulamadığı gerekçesi ile feshin geçersiz olduğu ve dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davacının iş sözleşmesinin feshinin sendikal nedene dayandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunadır.
6356 sayılı Sendikalar Kanunu’nun “sendika özgürlüğünün güvencesi” başlıklı 25. maddesini birinci fıkrasına göre; İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz; üçüncü fıkrasına göre;İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz. Aynı maddenin beşinci fıkrasına göre ise; sendikal nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 sayılı Kanunu’nun 18, 20. ve 21. madde hükümlerine göre dava açabilir ve iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21. maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir.
Sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, işyerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, işyerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği gibi ölçütler belirlenmiştir.
Dosya içeriğine göre fesih için geçerli bir nedenin varlığı davalı işverence kanıtlanmadığından mahkemece feshin geçersizliğine karar verilmiş olması isabetlidir.
Somut olayda, mahkemece karara esas teşkil eden tarafların iddia ve savunmaları, şahit beyanları ve tüm dosya kapsamından, davacının üyesi olduğu sendika tarafından 11.10.2013 tarihinde yetki tespiti talebinde bulunulduğu, 24.10.2013 tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısına göre sendikanın yetkili olduğunun tespit edildiği, davalı işverence söz konusu yetki tespitine itiraz edilmediği, davacının üyesi olduğu sendikanın yetki belgesi alması sonrasında on sekiz işçinin üyelikten istifa ettiği ancak sendikanın işyerindeki üye sayısını arttırarak yetki tespiti sırasında 183 olan üye sayısını 202’ye yükselttiği anlaşılmaktadır. Bu veriler ışığında işyerinde sendikal baskı yapıldığı şeklinde beyanları bulunan şahitlerin davacı ile menfaat birliği içinde olduğu da değerlendirilerek işyerindeki sendikal örgütlenmenin davalı tarafından engellendiği ve feshin sendikal nedene dayandığı iddiasının davacı tarafından ispat edilemediği sonucuna ulaşılmıştır. Hal böyle iken davacı tarafından feshin sendikal sebebe dayandığı gerekçesi ile söz konusu tazminatın davacının bir yıllık ücreti tutarı olarak karar verilmesi hatalıdır. Fesih sebebine ve davacının çalışma süresine göre davacının dört aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesi dosya içeriğine uygun düşecektir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 151,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, 08.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi