Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/16426 E. 2014/23504 K. 10.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16426
KARAR NO : 2014/23504
KARAR TARİHİ : 10.09.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2013/725-2014/226

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin 24.05.2004-30.08.2010 tarihleri arasında davalı üniversitede okutman olarak çalıştığını, müvekkilinin üniversitede çalışmayı kabul etmesinde kampüs lojmanında ikamet imkanı ile ekonomik ve sosyal kolaylıklarının etkili olduğunu, lojmanda eşiyle birlikte kaldığını, yeni rektörün araştırma görevlileri dışında kalan ve akademik ünvanı bulunmayan öğretim üyelerinin 01.08.2010 tarihi itibariyle lojmandan çıkmalarına karar verdiğini, bu durumun iş sözleşmesine aykırılık teşkil ettiğini, bu duruma ilişkin üniversiteye yaptıkları itirazların reddedildiğini, bunun üzerine müvekkili ile eşinin iş sözleşmelerini feshetmek zorunda kaldığını, iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayandığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile kazanç kaybı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, lojmana ilişkin hakların yanlızca öğretim görevlilerine ait bir hak olduğunu, okutmanların böyle bir hakkının bulunmadığını, üniversitedeki lojmanların zaman içinde yetersiz kaldığını, bu sebeple yeni düzenlemenin yapıldığını ve öğretim üyelerine öncelikle kampüs içinde kalmasının sağlandığını, davacının eşinin hakkı sebebiyle lojmanda kaldığını, normalde böyle bir hakkının bulunmadığını, davacının iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, davacının kazanç kaybı talebinin dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda 28.05.2013 tarih 2011/56 esas, 2013/373 karar sayılı ilam ile yargı yeri bakımından görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmesi sonucunda yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizin 03.10.2013 tarihli 2013/24640 esas 2013/20659 karar sayılı ilamı ile dava konusu alacağın İş Mahkemesinin görev alanına girdiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, usul ve kanuna uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma kararına uyulmasından sonra yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık çalışma şartlarında işçi aleyhine esaslı değişiklik olup olmadığı ve iş sözleşmesinin davacı iş tarafından haklı sebeple feshedilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 22. maddesindeki, “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir” şeklindeki düzenleme, çalışma şartlarındaki değişikliğin kanuni dayanağını oluşturur.
İş ilişkisinden kaynaklanan ve işin yerine getirilmesinde tabi olunan hak ve borçların tümü, çalışma şartları olarak değerlendirilmelidir. Kanun’un 22. maddesinin ikinci fıkrasında, çalışma şartlarının, tarafların karşılıklı uzlaşmaları ile değiştirilmesinin her zaman mümkün olduğu kurala bağlanmıştır. Çalışma şartlarında değişiklik konusunda işçinin rızasının yazılı alınması kanun gereğidir. Aynı zamanda işverence değişiklik teklifinin de yazılı olarak yapılması gerekir. İşçi çalışma şartlarında yapılmak istenen değişikliği usulüne uygun biçimde yazılı olarak ve süresi içinde kabul ettiğinde, değişiklik sözleşmesi kurulmuş olur.
4857 sayılı Kanun’un 22. maddesinde, çalışma şartlarında esaslı değişiklik sebebiyle işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği öngörülmemiştir. Bununla birlikte çalışma şartlarının değiştirilmesi aynı zamanda şartlarının uygulanmaması anlamına geldiğinden, aynı Kanun’un 24. maddesinin (II-f) bendinde belirtilen hal, işçinin haklı fesih sebepleri arasında sayılmıştır.
Somut olayda, davacı eşiyle birlikte davalı üniversitenin lojmanlarında kaldığını, üniversite yönetim kurulunun aldığı kararla araştırma görevlileri dışında kalan ve akademik ünvanı bulunmayan öğretim üyelerinin lojmanlardan çıkartılmasına karar verildiğini, bu durumun iş sözleşmesine aykırı olduğu ve bu sebeple iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini beyan etmiştir. Davalı taraf ise lojmana ilişkin hakların öğretim görevlilerine ait bir hak olduğunu, davacının okutman olarak çalıştığını ve böyle bir hakkının bulunmadığını, davacının eşinin lojmanda kalma hakkı sebebiyle lojmanda kaldığını, bu sebeple iş sözleşmesini feshinin haklı sebebe dayanmadığını belirtmiştir. Mahkemece davacının eşi ile birlikte aynı gerekçelerde iş sözleşmesine son verdiğini, davacının eşinin açtığı alacak davasında iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğinin kabul edildiği, davacının eşinin sözleşmesindeki hüküm ve fiili durum gereği iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiği gerekçesi ile kıdem tazminatına hükmedilmiştir. Davacının davalı üniversitede okutman olarak çalıştığı sabittir. Davacının iş sözleşmesinde lojmanda kalma hakkına ilişkin düzenlemenin bulunmadığı, davacı tarafında kabulünde olduğu üzere davacının eşi dolayısıyla davalı üniversitenin lojmanında kaldığı anlaşılmaktadır. Davacının kendi iş sözleşmesinde bir düzenleme bulunmayan ve eşi dolayısıyla yararlandığı lojmanda kalma hakkının kaldırılması sebebiyle çalışma şartlarında esaslı değişiklik yapıldığı gerekçesine dayalı olarak iş sözleşmesini feshetmesi haklı sebebe dayanmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece davacının kıdemi tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 10.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.