Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/15936 E. 2014/18265 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15936
KARAR NO : 2014/18265
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

MAHKEMESİ : Kırıkkale 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2014
NUMARASI : 2013/262-2014/155

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin haklı ve geçerli bir neden olmadan feshedildiğini, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı ve geçerli nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davalı işverenlik bünyesinde davacının da yapabileceği işlerin bulunduğu ve işverenlikçe bu işlere geçirilebileceği yönünde toplu iş sözleşmesinin 26. maddesinde hüküm bulunmasına rağmen A grubu işler içerisinde yer alan ve davacının yakalandığı hastalık nedeni ile yapamayacağı, kurs başlamadan önce de bilinen makinistlik işi için kursa tabii tutulması ve bu kursta başarısız olduğu gerekçesi ile iş akdin haklı ve/ veya geçerli nedenle fesih edildiği yolundaki işverenlik savunmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun’un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. İşçinin geçerli bir feshe sebep olabilecek davranışları 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı sebeplerden farklıdır. Yargılama sırasında bu nedenlerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu nedenle iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857 sayılı Kanun’un 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda;davacının iş sözleşmesi, makinist hazırlama kursu’nda iki kez başarısız olduğu gerekçesiyle 24. dönem toplu iş sözleşmesinin 114. f/1 maddesi uyarınca feshedildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davalı işverence yapılan feshin haklı veya geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; mahkemenin kabulü dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacıya ilk olarak 02.07.2012 tarihli Sağlık Kurulu İstirahat Raporu ile “Şizofreni” teşhisi konulduğu ve TCDD Irmak Depo Şefliğinin Bölge Müdürlüğüne yazdığı 20.07.20012 tarih ve 282 sayılı yazıdan da davacının hastalığından işverenin bilgi sahibi olduğunun anlaşıldığı, TCDD 2. Bölge Müdürlüğü 2. Bölge Sağlık Servis Müdürlüğünün 07.01.2013 tarihli yazısında davacının en yakın resmi hastaneye sevk edilerek sonucun Müdürlüklerine bildirilmesinin istendiği ve davacının ikinci kez Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesince tanzim edilen 15.01.2013 tarih ve nolu Sağlık Kurulu Raporunda ise davacının şizofreni olduğu ve tedavi ile çalışma olanağı olan geri hizmetli olarak çalışabileceğinin belirtildiği görülmekte olup işverenin bu durumdan da haberdar olduğu TCDD Irmak Depo Şefliğinin Bölge Müdürlüğüne yazdığı 16.01.2013 tarih ve 41 sayılı yazıdan görülmektedir.
TCDD İsletmesi Genel Müdürlüğü Sağlık ve Psikoteknik Yönetmeliğinin “Görev Grupları” başlıklı 4. Maddesinde: Demiryolu üzerindeki taşıma ve çekme işlerini sağlayan taşıt ve araçlar üzerinde görev yapan personel A Grubuna,Gar ve istasyonlarda taşıt ve araçları sevk ve kabul, kontrol, manevra ve makas görevlerinde çalışan, trafik güvenliğini sağlayan personel ile liman işletme faaliyetlerinden yükleme-boşaltma hizmeti ve tamamlayıcı saha hizmeti veren personel ise B Grubuna, girer. ” dendiği tespit edilmiştir.
TCDD 2. Bölge Müdürlüğü 2. Bölge Sağlık Servis Müdürlüğünün yukarıda bahsi geçen 07.01.2013 tarih ve 05 sayılı yazısında da TCDD işletmesi Genel Müdürlüğü Sağlık ve Psikoteknik Yönetmeliğine göre davacının A ve B gruplarında çalıştırılmayacağının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre davacının almış olduğu raporlar doğrultusunda kadrosunda olduğu Makinist İşçiliği biriminde çalıştırılması davalı işverenrenden beklenemez. Dolayısıyla davalı işverenin davacının iş sözleşmesini feshetmesi geçerli sebep teşkil ettiğinin anlaşılması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulü yönünde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davalının yaptığı 60,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 23.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.