Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/1564 E. 2014/4412 K. 28.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1564
KARAR NO : 2014/4412
KARAR TARİHİ : 28.02.2014

MAHKEMESİ : Tire 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/05/2013
NUMARASI : 2010/741-2013/252

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkili sendika ile davalı Belediye Başkanlığı arasında toplu iş sözleşmelerinin imzalandığını, davalı Belediyenin sendika adına kestiği aidatları 2821 sayılı Kanun’un 61. maddesi uyarınca kesildikleri tarihten itibaren bir ay içinde müvekkiline ödenmediğini, davalı işveren tarafından TİS’ten yararlanan işçilerin ücretlerinden kesilen üyelik ve dayanışla aidatlarının müvekkili sendikaya ödenmediğini, davalı belediyenin 15.03.2007-22.11.2010 tarihleri arası dönem için 100.000,00 TL üyelik ve dayanışma aidatı ödemesi gerektiğini iddia ederek aidat alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, öncelikle TİS hükümleri gereği uzlaşma yoluna gidilmesi gerektiğini, aidat kesinti tarihlerinin irdelenmeyip temerrüt süresinin davalıya ulaşma tarihi dikkate alınmadan hesaplandığını, hangi işçilerin aidatlarının dava konusu edildiğinin belirtilmeyip işçilerden yetki belgesi alınmadığını, talep konusu faizin tespiti için müzekkerenin merkez bankasına yazılmadığını, davada talep edilen alacakların BK hükümleri gereğince zamanaşımına uğradığını, belediye kamu kurumu olduğundan faizin yasal faiz olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, aidat asıl alacağının 291.510,60 TL olduğu, bilirkişi raporundaki temerrüt tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının sendika aidat alacağı olup olmadığı ile varsa miktarının ne kadar olduğu ve faizin başlangıç zamanı ile işlemiş faiz miktarının ne kadar olduğu noktasında toplanmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu’nun 23. maddesinde, “Faaliyeti durdurulmayan sendika ve konfederasyonlara üyelerince ödenecek aidatın miktarı tüzüklerinde belirtilir. İşçi sendikasına işçinin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, bir günlük çıplak ücretini geçemez. İşveren sendikasına işverenin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, işyerinde işçilere ödediği bir günlük çıplak ücretleri toplamını geçemez. Sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında, üyelerden başka bir aidat alınacağına ilişkin hükümler konamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 61. maddesinde, “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur. Bu aidat dışında sendikaya ödenmek üzere bir kesintinin yapılması toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılamaz.
Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.” düzenlemesi yer almıştır.
Yine dava tarihinde yürürlükte bulunan 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakatı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir.”, aynı maddenin 4. fıkrasında da “Dayanışma aidatı miktarı, üyelik aidatının üçte ikisidir.” hükümleri yer almıştır.
Öte taraftan 01.01.2007-31.12.2008 tarihleri arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinin 15. maddesinde “işveren 2821 Sayılı Sendikalar Kanununun 61. Maddesi gereği kesmeye mecbur olduğu üyelik ve dayanışma aidatlarını her ay keserek işçi ücretlerinin ödendiği günü takip eden (7) gün içinde sendikanın bildireceği banka hesabına herhangi bir ihtara lüzum kalmaksızın 7 gün içerisinde yatırmak ve kesinti listesinin bir nüshasını işyerinin bağlı bulunduğu şubeye, bir nüshasını da sendika gelen merkezine göndermek zorundadır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Keza 01.01.2009-31.12.2010 tarihleri arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinin 15. maddesinde “işveren 2821 Sayılı Sendikalar Kanununun 61. Maddesi gereği kesmeye mecbur olduğu üyelik ve dayanışma aidatlarını her ay keserek işçi ücretlerinin ödendiği günü takip eden (7) gün içinde sendikanın bildireceği banka hesabına herhangi bir ihtara lüzum kalmaksızın 7 gün içerisinde yatırmak ve kesinti listesinin bir nüshasını işyerinin bağlı bulunduğu şubeye, bir nüshasını da sendika gelen merkezine göndermek zorundadır. TC Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yeni dönem işçin yetki verilmesi halinde sendikanın yazılı talebi aranmaksızın işveren tarafından üyelik aidatı kesintileri yapılarak yukarıda belirtilen usul çerçevesinde sendikaya ödenir. İşveren, bu işlemler için sendikadan herhangi bir masraf isteyemez.” hükmü yer almıştır.
Bütün bunlara ek olarak, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinin 1. fıkrasında “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. ” İkinci fıkrasında ise “Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen ihbarda bulunmak suretiyle tespit etmiş ise, mücerret bu günün hitamı ile borçlu mütemerrit olur.” denilirken aynı Kanun’un 84. maddesinde; “Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir. Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya sair teminat almış ise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatı daha iyi olan kısma mahsup etmek hakkını haiz değildir” düzenlemesi yer almıştır.
Dosya kapsamı incelendiğinde; dava tarihinde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 61. maddesi anlamında toplu iş sözleşmesinin tarafı olan ya da yetki belgesi olan sendikanın her toplu iş sözleşmesi dönemi için işverence kesilecek aidat miktarı, aidat kesintisi yapılacak üye listesi ile kesilen tutarlarının yatırılacağı banka hesabının bildirildiğine dair dosyada yazılar bulunmamaktadır. Ancak bu yazıların davalı işverene bildirildiğine dair belge ya da belgeler dosyada yer almamaktadır. Bu bildirimler olmadığı takdirde toplu iş sözleşmesinde yer alan temerrüt tarihlerine göre faize hükmedilemez. Bu durumda dava ve ıslah tarihine göre faize karar verilmelidir. Mahkemece bu bildirimlerin davalıya tebliğ edilip edilmediği araştırıldıktan sonra faiz konusunda karar verilmelidir. Bunun yapılmayarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.