Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/15502 E. 2014/15382 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15502
KARAR NO : 2014/15382
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ : Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2014/178-2014/103

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-ihtiyati haciz isteyen, birkısım işçilik alacakların tahsili istemi ile açtığı davanın yargılaması sırasında, davalı şirketin mali durumunun kötü olduğunu ve alacaklarını elde edememe durumu bulunduğunu belirterek menkul gayrimekul malları ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
Davalı-aleyhine ihtiyati haciz istenen vekili, talebin reddini savunmuştur.
Mahkemece, ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile isteğin reddine karar verilmiştir.
Kararı, süresi içinde davacı -ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanununun 257. maddesinde;
” Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda davacı-ihtiyati haciz isteyen vekili, davalı şirketin işlerinin kötüye gitmesi nedeni ile çalışan işçilerle anlaşarak iş sözleşmelerini feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmesi konusunda taraflar arasında imzalanan protokol gereği işçilere verilen senetlerin vadelerinin geçtiğini ve alacaklarını elde edememe durumu bulunduğunu belirterek ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Davalı vekili; şirketin ekonomik sıkıntı içinde bulunması nedeni ile işçilerle sulh ve ibra protokolü imzalandığını ve bu protokoldeki alacaklar konusunda senetler verildiğini belirterek talebin reddini savunmuştur. Mahkemece, alacağın varlığı ve vadesinin gelip gelmediğinin yargılamayı gerektirmesi; borçlunun yerleşim yerinin belli olması, davalının mallarını kaçırma ve gizleme ihtimalinin bulunmaması nedeni ile talebin reddine karar verilmiştir. Ancak dosya içeriğine göre, içeriği tarafların kabulünde olan protokol gereği işçilik alacaklarının ödeme zamanı senetteki vadelere bağlanmıştır. Söz konusu senetlerin vadeleri eldeki dava açılmadan önce geçmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Bu durumda alacağın varlığı, vadesinin geldiği ve rehinle teminat altına alınmadığının ispatlanması yeterlidir. Başka bir hususun kanıtlanmasınagerek yoktur. Alacağın varlığı konusundaki ispat ise, usul kuralları çerçevesinde tam bir ispat değildir. İhtiyati haciz yargılamasının niteliği gereği çabuk ve seri hareket edilerek yaklaşık ispat ile yetinilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca, açıklanan ilkeler çerçevesinde anılan Kanun’un 259. maddesi gereğince uygun oranda teminat karşılığında talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Hükmün yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.