Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/15283 E. 2015/27747 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15283
KARAR NO : 2015/27747
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : Aydın 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/04/2014
NUMARASI : 2013/139-2014/129

DAVA: Davacı, kıdem tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin emekliliği feshedildiğini belirterek, kıdem tazminatı, dini bayram çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekilleri, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı sebebe dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve 4857 sayılı Kanun’un 34. maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir. O halde, izin ücreti için uygulanması gereken faiz, kanuni faiz olmalıdır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 01.08.1996-31.12.2012 tarihleri arasında çalışan davacının hak ettiği yıllık izin ücreti, tüm çalışma süresi yönünden 4857 sayılı Kanun’un 53. maddesinde belirtilen yıllık izin süreleri esas alınarak ve davacının giydirilmiş ücreti üzerinden hesaplanmış ise de, yapılan hesaplama hatalıdır. Yapılacak iş, 4857 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önceki çalışma dönemi açısından mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nda belirlenen yıllık izin sürelerinin, diğer dönem içinse 4857 sayılı Kanun’da belirlenen yıllık izin sürelerinin dikkate alınarak ve davacının çıplak brüt ücreti üzerinden hesaplama yapılmasından ibaret iken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-4857 sayılı Kanun’un 47. maddesinde, Kanun’un kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, genel tatil ücreti davacının giydirilmiş ücreti üzerinden hesaplanmış ise de, yapılan hesaplama hatalıdır. Genel tatil ücreti davacının çıplak brüt ücreti üzerinden hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4-Kabule göre de, davalı M.. M.. 2547 sayılı Kanun’un 56/a-b. maddesi yollaması ile Harçlar Kanunu’nun 13/j. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu dikkate alınmaksızın, davalı hakkında harca hükmedilmesi hatalı olup, bu husus da bozma sebebi yapılmıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.