Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/14549 E. 2014/22345 K. 10.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14549
KARAR NO : 2014/22345
KARAR TARİHİ : 10.07.2014

MAHKEMESİ : Ankara 18. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2013
NUMARASI : 2013/40-2013/62

Hüküm süresi içinde davalı M..İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, davalı şirkete ait M.. M.. Ankara Forum Mağazasında çalışmakta iken 31.12.2010 tarihinde işten çıkarıldığını, fesih ihtarında işten çıkarma gerekçesi olarak performansının düşük olmasının gösterildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı M.. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekili, husumet yönünden, diğer davalı şirket vekili ise davacının işyerinde sadece 2 ay çalışması olduğunu ve davacının istifa etmek suretiyle işten ayrıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalılardan M.. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne ait M.. M..Forum Mağazasında çalışmakta iken 31/12/2010 tarihi itibariyle iş aktinin haksız olarak feshedildiği, davacının asıl işvereninin M.. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. olduğu, dosyada bulunan ticaret sicil kayıtlarına göre pek çok alt işverenin değiştiği, fakat bu değişikliklere rağmen davacının aynı yerde işi yapmaya devam ettiği ve son alt işverenin ise dahili davalı R.. Güvenlik A.Ş. olduğu, her ne kadar gerek davalı M..İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. gerekse de R..şirketi davacının kendi elemanları olmadığını ileri sürmüş ise de; fesih bildiriminden davacının her iki davalı şirkette de çalıştığının anlaşıldığı, davacının asıl işvereninin M.. İ.. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. olduğu gerekçesiyle davacının davalı asıl işveren M.. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ndaki işine iadesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı M.. İ.. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. avukatı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekilince temyizi üzerine 9. Hukuk Dairesinin 2012/17307 esas 2012/35706 karar sayılı 01.11.2012 tarihli kararı ile özetle “…Dava iki ayrı tüzel kişiliğe sahip şirkete karşı ikame edilmesine rağmen hüküm fıkrasında davacının davalılardan hangi işverene ait işyerine iade edildiği belirtilmediği, davalı şirketler arasındaki ilişkinin niteliği üzerinde durulmak suretiyle davacının hangi işverene ait işyerine iade edileceği belirtilerek sonuca gidilmesi gerektiği…” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılama yapılmıştır.
2-Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı ve işe iadenin mali sonuçlarından davalıların birlikte sorumlu olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır.
Alt işveren; bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Kanun’un 2. maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11. maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur. 4857 sayılı Kanun ile asıl işverenin, bu kanundan, iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden sorumlu tutulması şeklindeki düzenleme, asıl işverenin sorumluluğunun genişletilmesi olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda, ihbar, kıdem, kötüniyet ve işe iade sonucu işe başlatmama tazminatları ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatili, yıllık izin, ikramiye, pirim, yemek yardımı, yol yardımı gibi tüm işçilik haklarından birlikte sorumluluk esastır.
Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğü alt işverenindir. Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin taraf sıfat bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden söz edilemez. Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden yukarıda belirtilen hüküm sebebi ile alt işverenle birlikte sorumluluğu vardır.
Bu kapsamda dosya içeriğine göre davalılar arasında imzalanan güvenlik hizmet sözleşmesi ile davalı R.. Güvenlik A.Ş. tarafından diğer davalı şirketin güvenlik ve koruma hizmetinin üstlenildiği, davalı R.. Güvenlik A.Ş. tarafından üstlenilen işin 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesine aykırı olmadığı anlaşılmaktadır. Davalılar arasında 4857 sayılı Kanuna uygun asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğuna göre davacının, davalı M.. İ.. İç ve Dış.Tic.Ltd.Şti işçisi olduğunun kabul edilmesi hatalıdır.
Hal böyle olunca, davalılar arasında imzalanan güvenlik hizmet sözleşmesi ile davacı işçinin işvereni olan R.. güvenlik A.Ş. tarafından güvenlik ve koruma hizmetinin üstlenildiği, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu, davacının iş sözleşmesinin davalı alt işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğinin kabulü ile davacının alt işveren R.. güvenlik A.Ş.’nin işyerine iadesine, maddi sorumluluk açısından ise davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerekmektedir. Bu sebeple mahkemece yapılan yargılama neticesinde davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ilişkin tespitinde mevcut dosya kapsamı ve delil durumuna göre isabetsizlik bulunmamakla birlikte izah edilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE, davacının R.. Güvenlik A.Ş.’nde İŞE İADESİNE,
3-Davacının kanuni süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının dört aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacının yapmış olduğu 230,90 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 10.07.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.