Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/13783 E. 2014/15857 K. 04.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13783
KARAR NO : 2014/15857
KARAR TARİHİ : 04.06.2014

MAHKEMESİ : Ankara 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/04/2012
NUMARASI : 2011/252-2012/254

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 02.10.2005-23.03.2010 tarihleri arasında altişverenlerin işçisi olarak aralıksız çalıştığını, davalılar arasında asıl-altişveren ilişkisi olduğunu, 14.03.2010 tarihinde işyeri ile ilgisi olmayan bir suçlamadan dolayı gözaltına alınıp 19.03.2010 tarihinde serbest bırakıldığını, sonraki gün işe giden davacının iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminatının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 13.2.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini arttırmıştır.
Davalı vekili, husumet itirazında bulunarak, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshedildiğini, davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığını belirterek,davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının, davalıya ait işyerinde 06.10.2005-23.03.2010 tarihleri arasında altişverenlerin işçisi olarak çalıştığı, davalının asılişveren olduğu ve tazminattan sorumluluğunun bulunduğu, fesih konusunda davacıya yazılı bir bildirim yapılmadığı, işverence, davacının izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmediği için iş sözleşmenin haklı olarak feshedildiği savunulmuşsa da, düzenlenen tutanaklarda davacıyı polisin aradığının belirtildiği, işverenin davacının gözaltına alınmasından haberdar olduğu ve bu yönün işverenin bilgisi dahilinde bulunduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesince, devamsızlığının 17. maddedeki bildirim süresini aşması halinde fesih koşullarının oluşacağı, tanıklarca da davacının gözaltına alınması üzerine işverenden izin istediği, ancak kabul edilmediğinin beyan edildiği, buna göre iş sözleşmesinin 23.03.2010 tarihi itibariyle işverence haklı neden bulunmadan feshedildiği ve davacının kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. İşçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından, zorlayıcı nedenlerle feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin IV. bendinde, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın aynı yasanın 17. maddesinde sözü edilen bildirim süresini aşması durumunda işverenin derhal fesih hakkının olduğu hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanununda işverenin derhal fesih hallerinin düzenlendiği 25. maddeye IV. Bent eklenmek suretiyle işçinin göz altına alınması veya tutuklanması durumu özel olarak ele alınmıştır. Konu, 1475 sayılı İş Kanunu döneminde anılan yasanın 17/III maddesi kapsamında zorlayıcı neden sayılmakta ve bir haftadan sonra işverenin derhal fesih hakkı doğmaktaydı. 4857 sayılı Kanunun 25/IV maddesinde ise bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işverenin fesih hakkının 17. maddede yazılı olan bildirim sürelerinin bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez.
Dosya içeriğinden, davacının, 14.03.2010 tarihinde işyeri ile ilgisi olmayan bir suçlamadan dolayı gözaltına alındığını, 19.03.2010 tarihinde serbest bırakıldığını, sonraki gün işe gittiğinde iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürdüğü, davalının, iş akdinin devamsızlık nedeniyle haklı nedenlerle feshedildiğini iddia ettiği, davacının 15,16,17,18,19/03/2010 tarihlerinde işe gelmediğine tutanaklar tutulduğu, 18. de tutulan tutanakta davacının üç gündür polis tarafından arandığının belirtildiği, davacının, ateşli silahla adam öldürme, yaralama, 6136 S.K.M., darp suçu ve suçluyu saklamak suçundan 18/03/2010 tarihinde yakalanarak hakkında düzenlenen tahkikat evrakı ile birlikte 19/03/2010 tarihinde sevk edilmiş olduğu Ankara Sincan 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/43 sorgu sayısına kayden serbest kaldığı, 18.03.2010-19.03.2010 tarihleri arasında gözaltına alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, Mahkemece, davacının gözaltına alınmasından işverenin haberdar olduğu, devamsızlığın 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesindeki sürelerin aşmadığı nedeniyle işverence yapılan feshin haksız olduğu kabul edilmiş ise de, davacının 15,16,17,18/03/2010 tarihlerinde devamsızlık yaptığı, yakalamasının 18,19/03/2010 tarihlerinde yapıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Davacının yakalama sebebiyle gözaltında tutulduğu 18,19/03/2010 tarihleri dışında 15,16/03/2010 tarihlerinde iki gün üst üste mazeretsiz olarak devamsızlık yaptığı ortadadır. Hal böyle olunca, iş sözleşmesinin işverence davacının devamsızlığı sebebiyle haklı sebeplerle feshedildiği ve kıdem tazminatına hak kazanamadığı düşünülmeden davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, 04.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.