Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/13509 E. 2014/16400 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13509
KARAR NO : 2014/16400
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2013/259-2014/198

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait giyim ve tuhafiye işyerinde 2003-2012 yılları arasında mağaza müdürü olarak çalıştığını, davalı ile aralarında kayınbaba gelin ilişkisi bulunduğunu, son beş yıldır davacıya ücret ödenmediğini belirterek kıdem, ihbar tazminatı ve birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu işyerinin müvekkilinin en büyük çocuğu ve davacının eşi olan A.T. Ç.’ın tasarrufunda olduğunu, davacının eşi tarafından sosyal güvencesi olması için sigortalı gösterildiğini, işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının sözkonusu işyerini fiilen yönetmediği, davacının işyerinde belli bir mesai düzeninde çalışmadığı, bir işçinin beş yıl boyunca hiç ücret almadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesi ile genel mahkemelere görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 8/1 maddesi uyarınca “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme (emek) ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici unsurlarıdır.
Dosya içeriğine göre, davacı davalıya ait giyim ve tuhafiye işyerinde 2003-2012 yılları arasında mağaza müdürü olarak çalıştığını, davalı ile aralarında kayınbaba gelin ilişkisi bulunduğunu, son beş yıldır ücretlerinin ödenmediğini belirterek işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin davayı açmıştır. Davalı, dava konusu işyerinin en büyük çocuğu ve davacının eşi olan A.T.Ç.’ın tasarrufunda olduğunu, davacının, eşi tarafından sosyal güvencesi olması için sigortalı gösterildiğini, aralarında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının işyerinde belli bir mesai düzeninde çalışmadığı, bir işçinin beş yıl boyunca hiç ücret almadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesi ile genel mahkemelere görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak davalı tarafından dosyaya sunulan ücret bordrolarında davacı ile onun eşi ve davalının oğlu olan A T. Ç.’ın işyeninin çalışanı olarak gösterildiği, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında davacının 2009 yılı Eylül ayından itibaren davalının sigortalı işçisi olarak bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacı tanığı olarak dinlenen komşu işyeri sahipleri ve müşteriler davacının eşi ile birlikte davalıya ait işlerinde çalıştığını beyan etmişlerdir. İşyerinin muhasebecisi olan davalı tanığı ise, davacının işyerinde işçi gibi çalıştığını belirtmiş ve davacı tanıklarının beyanlarını doğrulamıştır. Bu durumda taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu kabul edilerek işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.06.2014 günü oybirliği ile karar verildi.