Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/12668 E. 2014/12462 K. 12.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12668
KARAR NO : 2014/12462
KARAR TARİHİ : 12.05.2014

MAHKEMESİ : Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2014
NUMARASI : 2013/231-2014/67

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette iş sözleşmesi ile çalışırken şirketin işlerinin kötüye gitmesi nedeni ile çalışan işçilerle anlaşarak iş sözleşmelerini feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmesi konusunda protokol imzalandığını ve protokoldeki alacak miktarlarına göre işçilere senet verildiğini, şirket hakkında iflasın ertelenmesi kararı bulunduğundan kambiyo senedine dayalı takip yapamadıklarını belirterek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, şirketin ekonomik sıkıntı içinde bulunması nedeni ile işçilik alacakları konusunda işçilerle sulh ve ibra protokolü imzalanarak ve bu protokoldeki alacaklar konusunda dava konusu senetler işçilere verilerek iş sözleşmelerinin feshedildiğini, bu şekilde işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan borç sona ererek bonoya bağlı ticari bir alacağa dönüştüğünü, Türk Borçlar Kanunu 133. maddesi gereğince borcun yenilendiğini savunarak, davanın öncelikle görev yönünden reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafından imzalanan ibraname ile işçilik alacaklarının son bulduğu, talep konusunun bonodan kaynaklanan ticari alacak niteliğinde olduğu kabul edilerek Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde iş mahkemelerinin görevi, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi” olarak belirlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 133. maddesinde; ” Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni
bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz” düzenlemesi yer almaktadır.
Anılan Kanun’un 132. maddesinde borcun sona erme şekilleri arasında genel olarak ibra sözleşmesine yer verildikten sonra hizmet sözleşmelerine özgü düzenlenen 420/2. maddesinde; “işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibari ile sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. ” açıklamasına yer verilmiştir.
Somut olayda, içeriği tarafların kabulünde olan, sulh ve ibra başlıklı belge davacının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte düzenlenmiştir. Anılan belgede davacının tüm işçilik alacaklarını alarak işvereni ibra ettiği; fesih nedeni ile ödenmesi gereken kıdem tazminatı ile diğer işçilik alacaklarını da, miktarları ve vade tarihleri protokolde belirtilen, fesih tarihinde düzenlenen senetlerle ödenmesini kabul ettiği açıklanmıştır. Sözkonusu senetler işçilik alacaklarına karşılık davacı işçiye verilmiştir. Mahkemece, ibraname ile işçilik alacaklarının son bulduğu, talep konusunun bonodan kaynaklanan ticari bir alacağa dönüştüğü gerekçesi ile Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir.Ancak dosya içeriğine göre taraflar arasında iş sözleşmesinin sonlandırıldığı tarihte düzenlenen sulh ve ibra protokolünde borcun yenilendiği iradesi açıkça yer almamıştır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gözetildiğinde iş ilişkisinden kaynaklanan borç, yenileme veya ibra ile sona ermiş sayılmayacaktır. Bu durumda kambiyo taahhüdüne ifa yerine değil ifa uğruna girilmiştir. Temel borç ilişkisinden doğan talep hakkı ortadan kalkmamış, bu hakka paralel ve yarışan bir kambiyo talep hakkı doğmuştur. Alacaklı bu haklardan birini veya ötekini kullanmak zorunluluğunda değildir ve seçim yapmakta serbesttir. Fakat adi alacağı talep ederse kambiyo senedini borçluya geri vermekle yükümlüdür. Davacı seçim hakkını kullanarak temel borç ilişkisi olan iş sözleşmesine dayanarak işçilik alacaklarına ilişkin davayı açmıştır. Anılan nedenle davaya bakmakla iş mahkemeleri görevlidir. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Hükmün yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.05.2014 günü oybirliği ile karar verildi.