Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/11840 E. 2014/11328 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11840
KARAR NO : 2014/11328
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2014
NUMARASI : 2013/564-2014/140

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı bünyesinde ikinci tip sözleşmeyle çalışırken kamu kurumuna nakledildiğini belirterek maaş nakil ilmuhaberinin yeniden düzenlenmesini, ek ödeme ve denge tazminatının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı vekili, kurum işleminin yürürlükteki mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın öncelikle görev yönünden, olmadığı taktirde esastan reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının daha önce dava konusu talebi ile ilgili idare mahkemesinde dava açtığı, anılan mahkemece davaya bakmakla adli yargı birimlerinin görevli olduğuna karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği gerekçesi ile husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin statü hukuku kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda davaya bakmakla hangi yargı yolunun görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta normatif dayanaklar 406 sayılı Kanun’un Ek. 29. maddesi, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 3. maddesi, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek. II cetveli ve bu kanun hükmünde kararnamelere dayanılarak çıkarılan 2006/1, sayılı tebliğ yanında taraflar arasındaki sözleşme hükümleridir.
406 sayılı Kanun’un 29. maddesinin 3. fıkrasının birinci cümlesine göre “399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak sözleşmeli personel ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanlar hakkında, 4046 sayılı Kanunun 22. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanmasında, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki ünvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15.04.2004 tarihi itibarıyla bu ünvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar dikkate alınır. Kapsam dışı personelden Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin 15.04.2004 tarihi itibarıyla unvanlarına göre ücretinin belirlenmemiş olması durumunda, benzer görevlerde bulunanlar dikkate alınarak bu tarih için ücret ve diğer malî hakları tespit etmeye Yönetim Kurulu yetkilidir”.
Davalı ile nakle tabi kapsamdışı personel arasından imzalanan TİP 2 sözleşmenin 7. maddesindeki kurallara göre ise “Nakil hakkını saklı tutan çalışanın ikramiye, yardım vs. gibi mali ve özlük hakları için iş mevzuatına tabi kapsam dışı personel esaslarında yer alan hükümler uygulanır (2.f). Ancak ücretlerde yapılacak artış oranı, kamudaki memur maaş artış oranında olacaktır (3.f)”.
Diğer taraftan özelleştirme uygulamaları nedeni ile nakilleri düzenleyen 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu’nun 22/5. maddesinde özelleştirme nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen sözleşmeli ve iş kanunlarına tabi personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına göre almakta oldukları ücret yanında, bildirim tarihi itibarı ile almakta oldukları ikramiye, ek ödeme gibi vs. ek ödemelerin de sabit bir değer olarak bildirileceği hükmünü içermektedir.
Gerek kanuni düzenleme ve gerekse sözleşmedeki hükümler dikkate alındığında, davalı kurumda özelleştirme öncesi kapsam dışı olarak çalışan ve 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak ücreti belirlenen davacının özelleştirme sonrası çalıştıktan sonra nakledildiği tarihe kadar kamuda aynı statüde çalışanlar için getirilen özlük haklarından yararlandırılarak, nakil edildiklerinde haklarının korunması amaçlanmıştır. Kısaca davacı kapsamdışı olarak kamuda çalışmış gibi sayılmaktadır.
Özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde, davalı şirkete davacının ücreti konusunda “artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında” olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi 406 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemler idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları açıktır. İdari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının daha önce talep konusu ile ilgili, idare mahkemesinde dava açtığı, anılan mahkemece, davaya bakmakla adli yargı birimlerinin görevli olduğuna karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği gerekçesi iş mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiş, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Ancak İdare mahkemesince verilen görevsizlik kararı hukuk mahkemesini bağlayıcı nitelikte değildir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-b. maddesi uyarınca “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde husumet yokluğundan reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/05/2014 günü oybirliği ile karar verildi.