Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/11572 E. 2014/12435 K. 12.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11572
KARAR NO : 2014/12435
KARAR TARİHİ : 12.05.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2013/396-2013/602

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalıya ait iş yerinde yufka açma ustası olarak çalışırken işverenin sigorta işlemlerini yapmaması ve sigorta primlerini ödememesi sebebi ile 23.12.2009 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğüne verdiği şikayet dilekçesi ile ilgili olarak kurum tarafından 09.02.2010 tarihinde davalı işyerinde yapılan inceleme sonucunda aynı gün haksız ve kötü niyetli olarak iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek, kıdem, kötüniyet ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ve ücret alacağı istemiştir.
Davalı, davacının 10.02.2010-12.02.2010 tarihleri arasında izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmemesi sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-g maddesi uyarınca iş sözleşmesini haklı olarak feshedildiğini, feshin kötüniyetle yapıldığını hususunun davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği şekilde çalışmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının davalı işyerinde fazla çalışma yaptığını ispat etmesi gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve dosya içeriğine dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün temyizi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan incelemede, davacının iş sözleşmesinin işvereni Sosyal Güvenlik Kurumuna şikayeti üzerine yapılan denetimi takiben feshedildiğinden kötüniyet tazminatının reddinin hatalı olduğu gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak kötüniyet tazminatına ilişkin olarak bozma ilamı doğrultusunda, diğer alacaklar hakkında ise “Diğer alacak kalemleri Yargıtay bozması dışında bırakıldığından yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Somut olayda, bozma sonrası mahkemece “Diğer alacak kalemleri Yargıtay bozması dışında bırakıldığından yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2012 tarihli, 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı ilamında ve Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği gibi, Yargıtay’ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesine uygun olmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma sebebi yapılmayan alacak kalemleri hakkında “hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi