YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11490
KARAR NO : 2014/10053
KARAR TARİHİ : 28.04.2014
MAHKEMESİ : Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/02/2014
NUMARASI : 2014/20-2014/54
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının, davalılara ait işyerinde özel güvenlik elemanı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın işverence feshedildiğini, fazla ödendiği iddiası ile 2012 yılında onbir ay süre ile ücretten kesinti yapıldığını belirterek müvekkilinin ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, iş sözleşmesinin feshinin daha az personel çalıştırılması zorunluluğuna dayandığını, ayrıca ücretten yapılan kesintinin Sayıştay raporu gereği yerinde olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan ilk yargılama sonunda istekler, davacının son ücretinin asgari ücretin iki katı oranında olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm altına alınmıştır. Kararın süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan inceleme sonucunda Dairemizin 21.11.2013 tarihli ilamı ile; “Taraflar arasında ücretten yapılan kesintinin hukuka uygun olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur. Dosya içeriğine göre, davacının ücreti hizmet alım sözleşmelerinde asgari ücretin % 100 fazlası olarak belirlenmiştir. Asgari ücret artış dönemlerindeki farkın işçiye yansıtılması gerektiğinden, aradaki fark geçmişte iki kat uygulanmakta iken Sayıştay’ın ilgili raporu üzerine tek kat olarak uygulanmaya başlanmış, daha önce ödenen fazla miktar da işçi ücretinden her ay kesilerek geri alınmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, işverenin yaptığı bu kesinti haklı bir sebebe dayanmaktadır. Yapılmış açık bir fazla ödemenin geri alınması niteliğindedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 62. maddesindeki şartlar somut olayda oluşmamıştır. Diğer taraftan işçinin bu kesintiye uzun süre ses çıkarmaması, daha sonra açtığı dava ile birlikte talep etmesi de dürüstlük kuralına aykırıdır. Mahkemece ücret kesintisi isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve ücret kesintisi isteğinin reddine; dava konusu diğer alacaklar yönünden bozma ilamı öncesi hükmün aynen kurulmasına karar verilmiştir.
Karar süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davaya konu istekler ile ilgili, davacının son ücreti asgari ücretin iki katı olarak ya da bordrodaki gibi kabul edilmek sureti ile ikili bir hesaplama yapılmıştır. Mahkemece bozma ilamı öncesi yapılan yargılama sonucu işçinin ücretinden yapılan kesintilerin haksız olduğu kanaatine varılmış ve buna bağlı olarak talebe konu alacaklar asgari ücretin iki katına göre yapılan hesaplamaya göre hüküm altına alınmıştır. 21.11.2013 tarihli bozma ilamında ise; hizmet alım sözleşmesindeki düzenleme doğrultusunda asgari ücret dönemlerindeki artış iki kat uygulanmakta iken, Sayıştay’ın ilgili raporu üzerine tek kat olarak uygulanmaya başlandığı ve bu doğurultuda işçi ücretlerinden yapılan kesintinin haklı sebebe dayandığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda dava konusu diğer isteklerin asgari ücretin iki katına göre yapılan hesaplama doğrultusunda hüküm altına alınması da hatalıdır. Ancak bu hususa bozma ilamında değinilmemesinin maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kökleşmiş içtihatları maddi hataya dayanan bozma ya da onama ilamının usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı yönündedir (Yargıtay HGK17.012007gün 2007/9-13 esas 2007/17 karar ve Yargıtay HGK 25.06.2008 gün 2008/11-448 esas, 2008/454 karar).
Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959 karar ve 09.05.1960 tarihli, 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucunda verilen bir karara mahkemece uyulsa dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz.
Bu tespitlerden sonra;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasında ücretten yapılan kesintinin hukuka uygun olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur. Dosya içeriğine göre, davacının ücreti hizmet alım sözleşmelerinde asgari ücretin % 100 fazlası olarak belirlenmiştir. Asgari ücret artış dönemlerindeki farkın işçiye yansıtılması gerektiğinden, aradaki fark geçmişte iki kat uygulanmakta iken Sayıştay’ın ilgili raporu üzerine tek kat olarak uygulanmaya başlanmış, daha önce ödenen fazla miktar da işçi ücretinden her ay kesilerek geri alınmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, işverenin yaptığı bu kesinti haklı bir sebebe dayanmaktadır. Yapılmış açık bir fazla ödemenin geri alınması niteliğindedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 62. maddesindeki şartlar somut olayda oluşmamıştır. Diğer taraftan işçinin bu kesintiye uzun süre ses çıkarmaması, daha sonra açtığı dava ile birlikte talep etmesi de dürüstlük kuralına aykırıdır. Mahkemece ücret kesintisi isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Bu durumda, dava konusu diğer istekler de, davacının son ücreti bordrodaki gibi kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm altına alınmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.