Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/11306 E. 2014/12245 K. 08.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11306
KARAR NO : 2014/12245
KARAR TARİHİ : 08.05.2014

MAHKEMESİ : Aydın 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2014
NUMARASI : 2012/279-2014/39

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işverence geçerli sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine karar verilmesini, çalıştırılmadığı süre için en çok dört aylık ücret ve diğer hakları ile işe başlatmama tazminatının belirlenmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
M… Ö… firmasının davacının şube Müdürü olarak görev yaptığı A… Şubesinin kredili müşterisi ve aynı zamanda traktör bayisi olduğu, şube tarafından M…. Ö… firmasından alınacak traktörler için krediler kullandırıldığı belirlendiği, davalı bankanın davacının rehin tesis etmeden kullandırdığı kredilerden dolayı teminat açığının bulunduğu, kredilerden dolayı doğan bir zararın bulunmamasına karşın yapılan işlemlerin mevzuata aykırı olduğu, teminatsız kredilerden dolayı riskin her zaman doğabileceği, araç kredilerinde rehinin esas temel olduğu, müşterilerle borç alacak ilişkisine girmesinin bankacılık etik ilkelerine aykırı olduğu düşünülebilir ise de, davacının müdür olma sıfatı ile muhtemelen banka yararına olduğunu düşündüğü bazı işlemlerde insiyatif kullandığı, kaldı ki yaptığı işlemlerde bir hata ya da usulsüzlük olduğunda genel teftişler ile ortaya çıkmış olması gerektiği, böyle bir tespit bulunmadığı, kredi ile ilgili yaptığı işlemlerin üst yetkililerce her an denetlenmesinin mümkün olduğu, işten çıkartılmasını gerektirecek anlamda bir kusur ya da ihmalinin bulunduğunun mevcut deliller karşısında kabul edilmesinin hakkaniyete aykırı olacağı, kaldı ki davacının görevinden dolayı şahsi bir menfaat elde ettiğinin de iddia ve ispat edilemediğinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere kanundaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Somut olayda; davalı işyerinde şube müdürü olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, teminat açığına sebebiyet verecek şekilde kredi kullandırdığı, müşterilerle borç, alacak ilişkisine girdiği, traktör kredilerine ve M….. Ö…. firmasına ait geri ödemelerin bir kısmını kendi hesabından veya şubenin bazı kredili müşterilerine ait kredi limitlerinden aktardığı, şube kredi komitesini çalıştırmadığı, soruşturma esnasında yanıltıcı ifadelerle soruşturmayı güçleştirdiği gerekçeleriyle iş sözleşmesini haklı sebeple feshedilmiştir. Davacı tespit edilen usulsüz işlemleri kabul etmediğini, teminat açığına sebebiyet verecek şekilde kredi kullandırılması işleminin sorumlu olduğu personelin yaptığı ihmalden kaynaklandığını belirtmiş ise de bankacılık sektöründe güven ve itibarın çok önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Banka çalışanlarının da piyasada işverenlerine duyulan güveni veya kazanılmış itibarı olumsuz anlamda sarsıcı ve zarar verici davranışlarda bunmaktan kaçınması gerekir. Davacının gerçekleşen davranışları gerek banka mevzuatına ve gerekse 4857 sayılı Kanun’un 25/2-e. maddesinde yer alan iş sözleşmesinin feshi için haklı sebep olan işverene bağlılık ve doğruluğa uymayan davranış olup, işverence yapılan fesih haklı sebebe dayanmaktadır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 21,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,05 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 198,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 08.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.