Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/10402 E. 2014/11334 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10402
KARAR NO : 2014/11334
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2013/489-2013/526

Davacı işveren vekili, haksız ödenen prim bedellerinin faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı işçi vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davacı ve davalı vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Karar, Dairemizin 04.03.2013 tarih 2012/15551 esas ve 2013/4346 karar sayılı ilamıyla; “Dosya içeriğine göre, söz konusu olay dolayısı ile davacı hakkında yapılan suç duyurusu üzerine kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de, şikayet sonrası altı çalışan hakkında dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. İlgili ceza dosyası ile verilecek karar, bu dosya açısından kesin delil niteliği taşımasa dahi kuvvetli delil sayılacaktır. Bu nedenle altı işçi hakkında dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının akıbeti araştırılarak, sonuçlanıp kesinleşmesi beklenildikten sonra oluşacak sonuç tüm dosya içeriği birlikte değerlendirilerek, davalının talep konusu alacaklardan sorumlu tutulup tutulmayacağı belirlenmelidir” gerekçesi ile tarafların sair temyiz itirazları incelenmeden bozulmuştur.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada; diğer sanıklar hakkında görülen ceza davasının bu dava bakımından güçlü delil olarak da kabul edilemeyeceği gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, dairemizin 6352 sayılı Kanun’un 40. maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ikinci maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla, dairemizin bozma kararında kuvvetli delil olacağı gerekçesi ile sonuçlanması gerektiği belirtilen ceza dosyası, işverenin başka işçilerine ilişkin bulunduğundan mahkemenin, anılan dosyanın sonucunun beklenmesinin gerekmediği yönündeki direnme gerekçesi uygun bulunmuş ve Dairemizin 04.03.2013 tarih 2012/15551 esas ve 2013/4346 karar sayılı ilamı ortadan kaldırarak; sair yönlerden dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosya içeriğine göre davacı işveren vekili, şirketin iş ilkeleri ve uygunsuzlukların rapor edilmesi prosedürünün imza karşılığı davalıya tebliğ edildiğini ancak, satış temsilcisi olarak çalışan davalının doldurduğu, primlerin hesaplandığı formlarda ve fiyat listelerinde işverene karşı yanıltıcı beyanda bulunularak ve gerçeğe aykırı değişiklikler yapılarak fazladan prim tahakkuku yapılmasına neden olunduğunu belirterek, haksız ödenen prim bedellerinin iadesini talep etmiştir. Mahkemece, prim formalarının davalı tarafından düzenlenmediği kabul edilse dahi, haksız ödenen prim bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacıya ödenmesi gerektiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak taraflar arasında işçi -işveren ilişkisi bulunmaktadır ve davacı işveren, davalının görev tanımı ve kendisine tebliğ edilen iş ilkelerine aykırı davranışları ile haksız prim ödenmesine neden olduğunu belirterek eldeki davayı açmıştır. Bu durumda mahkemece, işverenin kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi de tanınarak, üçlü bilirkişi heyetinden, işverenin prim sistemi netleştirilerek, davacının anılan prim sistemine ve sözleşme hükümlerine aykırı davranışı bulunup bulunmadığı konusunda denetime elverişli rapor alınmalıdır. Davacının sözleşme hükümlerine aykırı davranışı bulunup bulunmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
3-Taraflar arasında ıslahla artırılan kısmın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusu da tartışmalıdır.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine aykırıktan kaynaklandığına göre zamanaşımı süresi on yıl olup ıslahla talep edilen miktarın zamanaşımına uğradığı kabul edilerek sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan sebepten bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.05.2014 günü oybirliği ile karar verildi.