Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/1034 E. 2014/1689 K. 07.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1034
KARAR NO : 2014/1689
KARAR TARİHİ : 07.02.2014

MAHKEMESİ : Aydın 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2013
NUMARASI : 2012/244-2013/399

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, feshin ekonomik kriz ve sektörel daralma nedeniyle geçerli sebebe dayandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, mevcut deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davalı şirketin 2009 yılında 18 işçi aldığı, 17 işçinin işten çıktığı, 2010 yılının ilk dokuz ayında 22 işçinin işe alındığı, 38 işçinin işten çıktığı, davalı şirketin tasfiye işlemlerini yapacak olan bazı personelinin haricinde olan ve davacının da içinde olduğu 10 kişiyi mart 2010 tarihinde işten çıkardığı ve bu işyerine daha sonra işçi almadığı, devamlı olarak şirkete bağlı diğer işyerlerine personel aldığı ve bu işyerlerinden personel çıkışlarının olduğu, davacıya şirkete bağlı diğer işyerlerinde görev alması için teklifte bulunduğuna dair herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davacının davalıya ait mermer fabrikasında makina mühendisi olarak çalıştığı, mesleği icabı davalı işverenliğe ait üretim faaliyetinde bulunan işyerlerinden Ş..A..köyünde kurulu bulunan kömür madeni işyerinde ve yeni foça yolu Aliağa İzmir’de kurulu bulunan Aliağa Kömür işletme tesisinde çalışabilecek pozisyonda bir eleman olduğu, iş sözleşmesi sona erdirilen davacı makine mühendisi olup işyerinin faaliyet konusu itibari ile işverenliğe ait diğer işyerlerinde de istihdam edilebilecek pozisyonda olduğu, çalıştığı işverenliğe ait mermer fabrikası işyerinde 2010 yılı içerisinde işçi çıkartılmasının sürekli olarak yapıldığı ve işyerinde çalışan sayısının kasım ayında sıfır olduğu, ancak davalı işverenliğe ait diğer işyerlerinde işçi sayılarının yıl içinde değişmediği, dolayısıyla bu işyerleri ile ilgili herhangi bir ekonomik sıkıntı bulunmadığı ve işletme faaliyetlerinin devam ettiği, buna rağmen davacıya diğer işyerlerinde çalışması için bir iş teklifinin yapılmadığı, davalı işverenlikçe A.. Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğüne hitaben düzenlenen 02.05.2011
tarihli yazı ile işverenliğe ait davacının da çalıştığı ..tesisindeki üretim faaliyetlerinin durdurulmuş olduğu, bu sebeple bu işyerine ait sanayi sicil belgesinin iptal edilmesinin talep edildiği, davacının çalıştığı işyerinin tasfiyesinin davacının iş sözleşmesinin feshinden yaklaşık 15 ay sonra yapıldığı, davacının fesih işleminin ekonomik gerekçelerle ilişkilendirilmesinin mümkün görülmediği, ekonomik tedbirler yönünden işçi çıkarmaya gitmenin dışında başkaca bir tedbir alınmadığı, davacının hizmet sözleşmesinin feshinin şirketin “ekonomik sıkıntısı” sebebi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca davacının iş sözleşmesinin son çare olarak sona erdirildiği yönündeki ispat yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, feshin son çare ilkesine uyulmadığı, bu sebeple feeshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı ve davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler, sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığım iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğine göre, davacının 22.02.2005-02.03.2010 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde bakım onarım ve yardımcı işletmeler sorumlusu ve üretim sorumlusu olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 06.01.2010 tarihli fesih ihtarnamesi ile davalı işverence ekonomik ve sektörel darboğaz sebebiyle 4857 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre 02.03.2010 tarihi itibariyle feshedildiği, mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce, “Somut olayda, ekonomik krizin davalı şirketi etkileyip etkilemediği, ekonomik krizin işgücüne etkisi, şirketin zarar edip etmediği, davacının çalıştığı mermer işyerinin tasfiye edilip edilmediği, tasfiye edilmiş ise davalıya ait diğer işyerlerinde davacının pozisyonuna uygun iş olup olmadığı, davalı şirkete ait diğer açık olan işyerlerine yeni işçi alımı yapılıp yapılmadığı, mali müşavir, maden mühendisi ve endüstri mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi heyetince şirket kayıt ve defterleri üzerinde ve gerekirse keşif yapılarak feshin son çare ilkesi yönünden araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir ” gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak bilirkişi raporu alındığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, bilirkişi heyetinden alman raporda özetle,davacının çalıştığı işyerinin fesihten 15 ay sonra tasfiye edildiği, bu işyerin yeni işçi alımı yapılmadığı, davalı işveren tarafından ekonomik tedbirler yönünden işçi çıkarmaya gitmenin dışında başkaca bir tedbir alınmadığı, davacının hizmet sözleşmesinin feshinin şirketin “ekonomik sıkıntısı” sebebi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, davalı şirketin diğer işyerlerinde, 2009 yılında 18 işçi alındığı, 17 işçinin işten çıkarıldığı, 2010 yılının ilk dokuz ayında 22 işçinin işe alındığı, 38 işçinin işten çıkarıldığı, davacıya şirketine bağlı diğer işyerlerinde görev alması için teklifte bulunulmadığı, davacının, davalıya ait Organize sanayi bölgesinde bulunan mermer fabrikasında makine mühendisi olarak çalıştığı, mesleği icabı davalı işverenliğe ait üretim faaliyetinde bulunan işyerlerinden, ..köyü A..adresinde kurulu bulunan Kömür madeni işyerinde ve Yeni Foça yolu 2. Km. Aliağa İzmir adresinde kurulu bulunan Aliağa Kömür işleme tesisi işyerinde çalışabilecek pozisyonda olan bir eleman olduğu, davalıya ait diğer işyerlerinde işçi sayılarının yıl içinde değişmediği, dolayısıyla bu işyerleri ile ilgili herhangi bir ekonomik sıkıntı bulunmadığı ve işletme faaliyetlerinin devam ettiği, buna rağmen davacıya diğer işyerlerinde çalışması için bir iş teklifinin yapılmadığı, feshin son çare ilkesine uyulmadığı tesbit edilmiş, mahkemecede, bilirkişi raporuna uyularak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bilirkişi raporunda, davalının diğer işyerlerine fesihten sonra alman işçilerin vasıflarının neler olduğu, davacı ile aynı vasıfta olup olmadıkları, davacının çalışabileceği pozisyonların fesih tarihi ve öncesinde boş olup olmadığı belirtilmemiştir. Davacının görevlendirilebileceği davalıya ait diğer işyerlerindeki pozisyonların fesih tarihinde dolu olması halinde boş kadrodan söz edilemeyeceği ortadadır. Hal böyle olunca, bilirkişi heyetinden, davalının diğer işyerlerine fesihten sonra alman işçilerin vasıflarının neler olduğu, davacı ile aynı vasıfta olup olmadıkları, davacının çalışabileceği pozisyonların fesih tarihi ve öncesinde boş olup olmadığı konularında ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.