Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/9502 E. 2014/9756 K. 25.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9502
KARAR NO : 2014/9756
KARAR TARİHİ : 25.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 18. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2010/1124-2013/109

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davacının, davalı şirkete ait işyerinde 21.10.2008 tarihinde çalışmaya başladığını, son aylık ücretinin asgari geçim indirimi ile birlikte 955,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesiyle taleplerini bilirkişi raporuna doğrultusunda artırmıştır.
Davalı vekili; davacının 03.09.2010 tarihli ibraname ile şirketi ibra ettiğini, şirkette 2. el ekspertiz teknisyeni olarak görev yaptığını, 19.08.2010 tarihinde görevi ile ilgili talimatlara aykırı şekilde özensiz ve dikkatsiz olarak gerçekleştirdiği işlemler esnasında park alanında aldığı araç ile eskpertiz alanına giriş yaparken sağ kör noktaya bakıp sola dönmesi sonucunda iki adet yeni araca çarparak zarar verdiğini, bu zararın otuz günlük ücretinin üzerinde olduğunu, iş aktinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/11.-1. maddesi gereğince haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının, davalıya ait işyerinde 21.10.2008-03.09.2010 tarihleri arasında çalıştığı, iş sözleşmesine 19.08.2010 tarihinde işyerinde meydana gelen kazada kusurlu hareketi sonrası işvereni otuz günlük ücretinin üzerinde zarara uğratması gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun’un 25/11.-1. maddesi gereğince son verildiği, 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde “… sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu, diğer tarafında öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten sonra ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren 1 yıl sonra kullanamaz.” hükmünün amir olduğu, bu sürenin hak düşürücü süre olduğu, feshe konu olayın 19.08.2010 tarihinde meydana geldiği, hasarın davacının otuz günlük ücreti tutarının üzerinde olduğunun ön ekspertiz raporu ile sabit olduğu, davalı işverenlikçe 25.08.2010 tarihinde olayla ilgili davacının savunmasının istendiği, bu durumda davacının iş sözleşmesinin fesih işleminin 25.08.2010 tarihinden itibaren altı iş günlük süre geçtikten sonra gerçekleştirilmesinin gerektiği, buna göre altı iş günlük sürenin 02.09.2010 tarihinde sona erdiği, ancak davacının iş sözleşmesinin 03.09.2010 tarihinde feshedildiği, dolayısıyla feshin altı iş günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra gerçekleştirildiği, fesih hakkının hak düşürücü süre içinde kullanmadığından davacının ihbar ve kıdem tazminatlarına hak kazandığı, yıllık izinlerin kullanıldığından bu talebin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi sebebiyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu belirtilmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 26. maddesi yönünden bir yllık hak düşürücü süre, zarara sebep olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.
Dosya içeriğinden, davacının iş sözleşmesine 19.08.2010 tarihinde meydana gelen kazada kusurlu hareketi sebebiyle işvereni otuz günlük ücretinin üzerinde zarara uğratması gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun’un 25/II-1. maddesi gereğince son verildiği, feshe konu hasarlı olayın 19.08.2010 tarihinde meydana geldiği, davalı şirket tarafından meydana gelen hasarın davacının otuz günlük ücreti tutarının üzerinde olduğunun 25.08.2010 tarihli ön ekspertiz raporu ile öğrenildiği ve aynı tarihte davacının savunmasının istendiği, davacının 27.08.2010 tarihinde savunmasını verdiği, kesin ekspertiz raporunun 28.08.2010-31.08.2010 tarihlerinde alındığı, iş sözleşmesinin 03.09.2010 tarihli fesih bildirimi ile, “…19.08.2010 tarihinde göreviniz ile ilgili olarak talimatlara aykırı şekilde özensiz ve dikkatsiz olarak gerçekleştirdiğiniz işlemler esnasında, yazılı savunmanızda da ifade ettiğiniz üzere, park alanından aldığınız araç ile expertiz alanına girmeniz esnasında sağ kör noktaya bakıp sola dönmeniz sonucu 2 adet sıfır araca çarparak 30 günlük aylık ücretinizin tutarı üzerinde zarar vermiş ve zararın şirketimiz tarafından karşılanması sebebiyle şirketimizi maddi zarara uğratmış bulunmaktasınız.Bu durum yazılı savunmanız ile de tarafınızdan kabul edilmiştir. İş Kanunu’nun 25’nci maddesinin II. Bendinin (ı) bendinde, işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işverenin malı olan veya malı plmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratmasının haklı fesih nedeni olduğu açıkça belirtilmiştir.Bu sebeple iş aktinizin yukarıda açıkça belirtilen nedenlerle İş Kanunu’nun 25/II(ı) maddesi uyarınca, 03.09.2010 tarihi itibari ile derhal ve tazminatsız olarak sona erdirilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle feshedildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, mahkemece, iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde belirtilen altı işgünlük süre içinde feshedilmediğinden bahisle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı kabul edilmiş ise de, altı iş günlük sürenin feshe yetkili makamın olayı öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı düşünülmemiştir. Davacının iş sözleşmesini feshe yetkili makam ve bu makamın feshe konu olaydan haberdar olduğu tarih belirlenerek, feshin süresi içinde yapılıp yapılmadığı tesbit edildikten sonra, feshin süresi içinde yapıldığının belirlenmesi halinde, davacının yukarıda anılan hatalı eylemindeki kusuru ve bu sebeple işverenin uğradığı zarar ayrı ayrı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı yorum ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesie, 25.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.