Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/9474 E. 2014/9798 K. 25.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9474
KARAR NO : 2014/9798
KARAR TARİHİ : 25.04.2014

MAHKEMESİ : Bursa 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2013
NUMARASI : 2010/637-2013/8

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalılara ait işyerinde 20.11.1993-29.09.2009 tarihleri arasında değnekçi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalıların Sosyal Güvenlik Kurumuna şikayet edilmesi üzerine davalılarca feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Bir kısım davalılar vekili, davacının minibüs durağında kahya olarak fasılalı çalıştığını, davacının ilke defa 1998 yılında çalışmaya başladığını, kısa bir süre çalıştıktan sonra ayrıldığını ve tekrar 2004 yılında işe alındığını, ücretinin asgari ücret olduğunu, iddia ettiği çalışma şeklinin doğru olmadığını, işyerinde altı gün çalıştığını, kısmi süreli çalıştığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesinin davalılarca haklı bir sebep yokken feshedildiği, diğer taleplerine ilişkin alacakları da bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve fazla çalışmanın ispatı bağlamında fazla çalışma ücretinin hesaplanması konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile ispatlanması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazı kayıt ileri sürülmemesi, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, mahkemece davacının hafta tatili talebi olmadığı gerekçesiyle haftada bir gün olan hafta tatili günü için 7,5 saatlik kısım düşülerek hesaplanan fazla çalışma süresi ile ücretine göre karar verildiği görülmektedir. Oysa hesaplamanın yedi gün üzerinden yapılmasına ve ayrıca hafta tatili ücreti istenmemesine göre hafta tatilinde yapılacak olan 7,5 saatlik çalışmanın karşılığı saatlik ücretin zamlı kısmının yani sadece %50’lik bölümünün, 7,5 saatin üzerinde olan çalışma var ise de saatlik ücretinin tamamının zamlı olarak yani saatlik ücretin %150’sinin hesaplanarak fazla çalışma ücretlerinin belirlenmesi gerekirken bu esasa aykırı olarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır.
3-Faizin ne zamandan itibaren yürütülmesi gerektiği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece hüküm altına alınan alacaklardan kıdem tazminatı dışındakilere dava ve ıslah tarihinden itibaren faize karar verildiği görülmektedir. Bununla birlikte bu alacaklar bakımından davalıların dava ve ıslahtan önce ihtarname ile temerrüde düşürülmesi söz konusudur. Bu noktada dosya kapsamında yer alan ihtarnamelerin değerlendirilerek faiz başlangıç tarihi ya da tarihlerinin tespiti gerekirken eksik inceleme ile dava ve ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.