Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/8055 E. 2014/7568 K. 09.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8055
KARAR NO : 2014/7568
KARAR TARİHİ : 09.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2013
NUMARASI : 2011/1310-2013/145

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 2005 yılı Aralık ayından bu yana davalı şirkette yapı denetçisi olarak çalıştığını, 2009 yılı Ağustos ile 2011 Eylül ayı arası 25 aylık ücretleri ödenmediğinden davalı şirket hakkında ilamsız takip yapıldığını, davalının süresinde ödeme emrine itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, davalının ücreti ödediğini ispat etmesi gerektiğini iddia ederek itirazın iptaliyle icra takibinin devamına, % 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının tazminat taleplerinin yersiz olduğunu, kendi isteğiyle işten ayrıldığını, davacının ayrıca aldığı ücretleri talep ettiğini, ihbar süresi verilmeden işyerinden ayrıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, takibe yapılan itirazın yerinde olmadığı gerekçesiyle itirazın iptaliyle takibin kaldığı yerden devamına, icra inkar tazminatına ilişkin talebin ise alacak likit olmadığı için reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilir. İcra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir.
Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. ve 28. maddelerinin, işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkâr tazminatına hükmedilemez.
Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır.
Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlüdür
Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir.
İcra inkâr tazminatı, asıl alacak bakımından söz konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
İcra takibinde işlemiş faiz için de takip tarihinden itibaren faiz talep edilmesi durumunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, faize faiz yürütülmesi anlamına gelir ki, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 104/son maddesi ile 3095 sayılı Kanun’un 3. maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Bu halde, asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmelidir.
Somut olayda davacı ücret alacağı olduğu iddiasıyla bu alacağı için ilamsız icra takibi yoluyla davalı işveren aleyhine icra takibi başlatmıştır. Bilirkişi tarafından davacının ücreti asgari ücret kabul edilerek bu ücret üzerinden hesaplama yapılıp takip tutarına ulaşılmıştır. Görüldüğü gibi alacak likittir. Bu sebeple davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
3-Taraflar arasında işlemiş faiz alacağında dikkate alınacak faiz oranı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Zamanında ödenmeyen ücret alacağı için 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesinde mevduata uygulanan en yüksek faizin tatbik edileceği hüküm altına alınmıştır. Bilirkişice %7 oranı üzerinden işlemiş faiz alacağı hesaplanmış ise de, dosya içindeki belgelerden bu orandan daha yüksek oranı uygulayan bankaların bulunduğu görülmektedir. Bu itibarla düşük faiz oranı uygulanması neticesinde eksik işlemiş faiz alacağına hükmedilmesi yerinde değildir.
4-Son olarak davacı tarafından peşin ödenen harcın yargılama giderlerinden sorumluluk belirlenirken dikkate alınmadığı anlaşıldığından bu sebeple de kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 09.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.