Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/7936 E. 2014/6422 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7936
KARAR NO : 2014/6422
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/03/2013

Taraflar arasındaki, prim, ilave tediye ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.03.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat .. ile karşı taraf adına Avukat .. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacıya hak etmiş olduğu ikramiye ve ilave tediye alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, söz konusu alacakların hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ikramiye uygulamasına son verilmesi sebebiyle ikramiye alacağı bulunmadığını, yine davalı şirketin niteliği itibariyle davacının ilave tediye alacağına hak kazanamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanun ile düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 1. maddesinde devlet ve
ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkça belirtilmiştir. Buna göre, sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlar ve bunlara bağlı kuruluşlarda çalışan ve 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki tanıma göre işçi sayılan herkes bu alacaktan yararlanacaktır.
Somut olayda, davalı şirketin ana sözleşmesinde 522 hissenin TSE’ye, 478 hissenin ise Sojuztest’e ait olduğu, buna göre kuruluşta şirketin %52 hissesine TSE’nin sahip olduğu; 29.04.2010 tarihli hisse devri ile şirketin 7.056 hissesinin TSE’ ye, 6.883 hissesinin Rostest Moskova’ya ve 461 hissesinin TOBB’a ait olduğu, bu hisse devri ile TSE’nin 61 hissesini TOBB’a devrettiği ve bu tarihten itibaren şirketin %49 ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, TSE’nin, davalı şirketin kuruluş aşamasından hisse devrinin yapıldığı 29.04.2010 tarihine kadar %52 hisseye sahip olduğu gözönünde bulundurulduğunda, davacının 29.04.2010 tarihine kadar ilave tediye alacağına hak kazandığı ortadadır. Mahkemece, 29.04.2010 tarihine kadar ilave tediye alacağı hesaplanması yerindedir. Ancak, işçi tam yıl çalışmamış ise, ilave tediye o yıl için kıstelyevm esasına göre hesaplanıp ödenecektir. Hal böyle olunca, 2010 yılı için kıstelyevm esası yerine, tüm yıl için ilave tediye alacağına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
3-Öte yandan, davacının ikramiye alacağına hak kazanıp kazanmadığı da taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Davacı, 03.09.2007 tarihinde istifası ederek işyerinden ayrılmış, 23.01.2008 tarihinde tekrar davalıya ait işyerinde işe başlamıştır. Bu durumda, davacının ikinci kez işe başladığı 23.01.2008 tarihinden sonra davalıya ait işyerinde ikramiye alacağı verilmesine ilişkin işyeri uygulaması bulunmadığından, 23.01.2008 tarihi sonrası için ikramiye alacağına hükmedilmesi de isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.03.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Dava, bir kısım işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme davayı kabul etmiş, yapılan temyiz üzerine karar Dairemizce, davalının ilave tediye alacağından sorumluluğunun daha az olduğu gerekçesi ile oyçokluğu ile bozulmuştur.
Kanaatimce, bozma gerekçesi daha farklı olmalı idi.
Davada ilave tediye alacağı ve prim alacağı talep edilmiştir.
Dosyanın ilave tediye alacağı talebi ile ilgili olarak değerlendirilmesinde;
6772 sayılı Kanuna göre ilave tediye ödemesi sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan kurum, şirket ve kuruluşlarda sözkonusu olur.
Bu düzenlemede iki hususa dikkat etmek gerekir.
Birincisi kuruluşun idare hukuku kurallarına göre kurulmuş ve işletiliyor olmasıdır.
Özel hukuk kurallarına göre kurulan ve işletilen şirketlerde 6772 sayılı Kanun’un uygulanması sözkonusu olmaz.
İkinci husus 6772 sayılı Kanun’da sözü edilen sermaye tabirinden ne anlaşılması gerektiğidir.
Kanımca kanunda sözü edilen sermaye kuruluş sermayesi değil, işletme sermayesidir.
Yani şirketin faaliyet giderleriin karşılanmasında kullanılan gelirin yarısından fazlasının Devlet tarafından temin edilip, edilmediği konusu önemlidir.
Şirket faaliyet giderlerini, yaptığı faaliyetlerin gelirleri ile karşılıyor ise burada sermayenin yarısından fazlasının Devlet tarafından karşılandığından sözedilemez.
İlave tediye alacağı talebinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği kanısı ile sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.
Kanaatimce yerel mahkeme kararı, prim alacağı yönünden de hatalıdır.
İşyerindeki prim uygulaması, şirketin karlılık durumuna göre işverenin takdirine bırakılmış bir konudur.
Her halükarda prim ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yoktur.
İşyerinde prim uygulaması yaklaşık 18 ay sürmüştür.
Bir uygulamanın iş şartı haline dönüşebilmesi için Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin önceki tarihli kararlarında belirtildiği üzere en az 3 yıl sürmüş olması gereklidir.
Somut olayda bu süreye ulaşan bir işyeri uygulaması yoktur.
Prim uygulamasının gerek işverenin takdirine bırakılmış olması ve gerekse uygulama süresi yönünden iş şartı haline dönüşmemiş olması gözetilerek bu alacak talebinin de reddedilmesi gerektiği kanısındayım.
Bu nedenlerle sayın çoğunluğun farklı bozma gerekçesine katılmıyorum.18.03.2014