Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/7847 E. 2013/12217 K. 24.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7847
KARAR NO : 2013/12217
KARAR TARİHİ : 24.05.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, haftasonu çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı … avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları istemiştir.
Davalılar Cevaplarının Özeti:
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde, iş sözleşmesinin belirli süreli olması sebebiyle işçinin iş güvenliği hükümlerinden faydalanamayacağını, davacının ihaleyi alan firmanın işçisi olduğunu, davacıyı işe alanın, davacının ücretini, sosyal haklarını, sigorta primlerini ödeyenin ihaleyi alan firma olduğunu, bu sebeple husumetin Bakanlığa yöneltilmesinin söz konusu olamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalı şirket cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılardan … temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılardan …’nın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemenin ilk kararında, fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Söz konusu karar, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 03.12.2012 tarihli ve 2010/32244 esas, 2012/40180 sayılı kararı ile “davacının alt işveren işçisi ve veri giriş elamanı olarak hastanenin acil servisinde 24 saat çalışıp, ardından üç gün dinlendiği ve dördüncü gün aynı şekilde çalışmaya devam ettiği uyuşmazlık konusu değildir. Tüm çalışmada 4857 sayılı İş Kanunu döneminde gerçekleşmiştir. Böyle olunca dairemizin Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2006 tarih ve 2006/9-107 Esas, 2006/144 sayılı kararına göre günlük fiili çalışmasının 14 saat sürdüğü kabul edilerek çalıştığı her gün için 3 saatlik fazla çalışmasının, anılan çalışma taraf tanıkları ile kanıtlandığından taktiri bir indirim de yapılarak kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalıdır.” şeklinde bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, alınan ek bilirkişi raporu doğrultusunda fazla çalışma ücreti alacağının kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar; usuli kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen usuli kazanılmış hak olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde, uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.
Bu sayılanların dışında ayrıca, görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için, bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde, “davacının hafta içi hergün 07:15-17:00 saatleri arası çalıştığını, her gün 10 saat düzenli olarak çalıştığını, dini ve milli bayramlarda çalıştığını, yapılan bu fazla çalışmaların karşılığının ödenmediğini” iddia etmiştir. Dinlenen üç davacı tanığı davacının 07,15-17,00 saatleri arasında çalıştığını, bu tanıklardan bir tanesi de davacının acilde çalışmadığını beyan etmişlerdir. Dinlenen davalı tanığının ise davacının fazla çalışması ile ilgili beyanı bulunmamaktadır. Bu durumda, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 03.12.2012 gün ve 2010/32244 esas, 2012/40180 karar sayılı bozma kararında fazla çalışma ücreti ile ilgili olarak yapılan değerlendirmenin somut olay ile ilgisi bulunmadığı, seri dosyalar sebebiyle bir maddi hata yapıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında usuli kazanılmış haktan söz edilemez. Mahkemece, bozma kararı öncesinde olduğu gibi fazla çalışma ücreti alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, 24.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.