Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/7621 E. 2014/6861 K. 21.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7621
KARAR NO : 2014/6861
KARAR TARİHİ : 21.03.2014

MAHKEMESİ: Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/02/2013
NUMARASI : 2011/164-2013/41

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının, davalı Belediye Başkanlığında kadrolu işçi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, işe iade davası açtığını, mahkemece işe iadesine karar verilmesine rağmen davalının işe başlatmadığını, alacak ve tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatı, iş arama izni ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, çocuk yardımı ücreti ve vergi iadesi ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili , davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının iş güvencesi kapsamında olduğu, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiği, işe iade kararından sonra işverenin davacıyı işe başlatmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi, kötü niyet tazminatı, fazla mesai ücreti,yeni iş arama izni ücreti alacaklarına hak kazandığı, çocuk yardımı, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanamadığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, kanuni süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasında, mahkemece, davacının işe başlama talebi ile ilgili yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı, davacı işçinin fazla çalışma ücretine, kötüniyet tazminatına, asgari geçim indirimi ve iş arama izni ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususları uyuşmazlık konusudur.
1-Davalı Belediye Meclisinin 10.11.2010 tarih 05-2010-39 sayılı kararıyla, işe başlatılmamalarına karar verilen işçiler arasında davacının bulunup bulunmadığı araştırılarak; bu işçiler arasında yer almadığının tesbiti halinde, davacının kesinleşen işe iade kararı üzere, işe iade için davalı işverene başvuruda bulunup bulunmadığına dair belgeler dosyaya eklenerek, sonucuna göre feshin kesinleştiği tarih tesbit edildikten sonra davaya konu alacakların hesap edilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
2-Fazla mesai yaptığını ispat yükü işçiye, çalışma olgusunun ispatlanması halinde ücretlerinin ödendiğini ispat yükü ise işverene düşmektedir. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalarda bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, gerekçeli kararda hükme esas alınan bilirkişi raporuna dayanıldığının belirtildiği, bilirkişi raporunda davacının fazla çalışma yaptığının ıspatlanamadığının tesbit edildiği, buna rağmen fazla çalışma ücretine hükmedilerek, kısa karar ile kararın gerekçesi arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmış olup, iki davacı tanığının işyerinde birlikte çalışan kişiler olmadıkları, bir davacı tanığınında mesai yapılan günlere ilişkin somut bilgi vermediği, davalı tanıklarınında fazla çalışma yapılmadığını beyan etmeleri karşısında, dosya içeriği ve davalının kamu kurumu olduğuda dikkate alındığında, fazla çalışma ücretinin ispatlanamadığından reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
3-Davacı, iş sözleşmesinin kötüniyetle feshedildiğini belirterek, kötüniyet tazminatı isteğinde bulunmuştur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 17/5 maddesi uyarınca “18. maddenin 1. fıkrası uyarınca bu kanunun 18, 19, 20 ve 21. maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir”. Bu açıklamaya göre, iş güvencesi kapsamında kalan işçi, kötüniyet tazminatı olan, bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat isteyemez.
Somut uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesinin feshi sebebiyle açtığı Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesinde işe iade davasi açtığı, mahkemece davacının işe iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. İş güvencesi hükümleri olan 4857 sayılı Kanun’un 18, 19, 20 ve 21. maddelerinden yararlanan isçi, yukarıda açıklanan kurallara göre kötüniyet tazminatı isteyemez.
Anılan isteğin reddi yerine yazılı şekilde kabulü yanlış olmuştur.
4-Dosyaya sunulan imzasız ücret bordrolarında asgari geçim indirimi ücreti tahakkuku bulunduğu anlaşılmış olup, davacının bu konuda beyanı alındıktan sonra, ödemelerin banka aracılığı ile yapılıp yapılmadığı araştırılarak, banka aracılığı ile yapıldığının tesbiti halinde bu talebin reddi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
5-Davacının ihbar tazminatına hak kazandığının kabul edildiği, işe iade kararından sonra süresiz fesih yapıldığı, geçersiz fesih tarihinde de ihbar süresi bölündüğü için sürenin geçersiz olduğu anlaşılmıştır. İş arama izni, bildirim süresi tanınarak yapılan fesihlerde söz konusu olur. Hal böyle olunca, davacıya ihbar tazminatı her halükarda ödeneceği için, iş arama ücretinin reddi gerekirken kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.