Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/7578 E. 2014/6479 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7578
KARAR NO : 2014/6479
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/02/2013
NUMARASI : 2012/140-2013/35

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde 16.11.2001-10.06.2010 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız fesih edildiğini, hak kazandığı fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücret alacaklarının ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işverene bağlı çalışma süresinin iki aşrı dönem itibari ile gerçekleştiğini, 16.11.2001-08.07.2009 tarihleri arasındaki ilk çalışma döneminin kıdem tazminatı ödenerek sonlandırıldığını, 11.08.2009-10.06.2010 tarihleri arasındaki ikinci çalışma döneminin ise bir yıldan kısa sürmesi nedeni ile davacının kıdem tazminatına hak kazanmayacağını ve her iki çalışma dönemi sonunda da davacıya ihbar süresi tanındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının işverene bağlı çalışma süresinin 16.11.2001-10.06.2010 tarihleri arasında kesintisiz gerçekleştiği ve davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin hafta tatilleri ile ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hafta tatilleri ile ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşyeri kayıtları, özellikle iş yerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, hafta tatilleri ile ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma iddiasının yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda taraf tanıklarının beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, komşu işyeri çalışanları olan davacı tanıklarının beyanına itibar edilerek, yaz ve kış ayları arasında ayrım yapılmaksızın, işçinin tüm hafta tatillerinde çalıştığı kabul edilmiştir. Ancak davalı apartman da kiracı sıfatı ile ikamet etmiş olan tanık Ü.. Y.., işçinin haftada altı gün çalıştığını, kış aylarında Pazar günleri de kalorifer yaktığını beyan etmiştir. İşyerinde kapıcı- kaloriferci olarak görev yapan işçinin, fiilen yaptığı işin niteliği de dikkate alındığında, yaz aylarında hafta tatillerinde çalışmadığının kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken bu hususun dikkate alınmaması isabetsizdir.
Öte yandan, davacı tanıklarının anlatımı ile yaz aylarına denk gelen dini bayramlardan davacının 2 gün izin kullandığı sabit olduğu halde, davacının tüm ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığının kabul edilmesi de hatalıdır .
3-İşçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda diğer uyuşmazlık noktasını oluşturmaktadır .
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zaman aşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Somut olayda, davalı vekili hafta tatili ücret alacağı yönünden süresi içerisinde zaman aşımı def’ini ileri sürmüştür. Hükme esas alınana bilirkişi raporunda davalının zaman aşımı def’i dikkate alınmaksızın hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır Her ne kadar, davacı vekilinin zaman aşımı uğrayan miktarları dikkate alarak davayı ıslah ettikleri yönünde beyanında bulunduğu edilerek ıslah dilekçesi doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de mahkemece bilirkişiden zaman aşımına uğrayan miktarlara ilişkin denetime elverişli şekilde düzenlemiş bilirkişi ek raporu alınmaması da ayır bir bozma sebebi olarak kabul edilmiştir.
4-Ayrıca, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının tüm çalışma süresi boyunca yıllık izinleri kullanamadığı kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de dosya içerisinde işveren tarafından ibraz edilen bir kısım yıllık izin belgesinin davacının imzasını taşıdığı ve içeriğinde belirtilen tarihlerde davacıya izin kullandırıldığı anlaşılmaktadır. İşverence ibraz edilen yıllık izin belgelerinde gösterilen sürelerin mahsup edilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.03.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.