Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/7363 E. 2014/6493 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7363
KARAR NO : 2014/6493
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Emirdağ Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2012
NUMARASI : 2010/446-2012/442

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesini feshetmesinde haklı sebep bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, davacı işçinin iş sözleşmesini fesihte haklı olup olmadığı ve fazla çalışma alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında uyuşmazlık vardır.
1- Somut olayda, davalıya ait işyerinde personel şefi olarak çalışan davacı 02.08.2010 tarihli fesih bildirimi ile, kendisinden sonra işe başlayan ve eğitim düzeyi daha düşük olan bir işçiye kendisinden daha fazla ücret ödenmesiyle işverenin eşit işlem borcuna aykırı davrandığı, özlük dosyasında bulunan iş sözleşmesinde ücret ve işe başlama tarihi kısımların doldurulmamış olması ile işveren vekilinin sözleşmede imzasının bulunmaması sebebiyle işverene güveninin sarsıldığı, genel müdürün eşinin görev ve yetkisi olmamasına rağmen kendisine talimat vermesi ve kendi sorumluluğundaki işlere müdahale etmesi sebebiyle oluşması muhtemel bir iş kazasında veya benzeri olaylarda işverene karşı hukuki sorumluluk altına girmesine sebep olduğu, ayrıca kendisine uygunsuz sözler söylediği gerekçeleri gösterilerek iş sözleşmesi feshedilmiştir.
Dava dilekçesinde, yazılı fesih bildiriminde belirtilen sebeplerin yanında ayrıca davacının fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesinin de fesih gerekçesi olduğu açıklanmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının fazla çalışma yapmasına rağmen karşılığı ücretlerin ödenmediğinden davacı feshinin haklı olduğu mütalaa edilmiş, mahkemece de bilirkişi raporu benimsenerek davacının iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiği gerekçesiyle kıdem tazminatına hükmedilmiştir.
Öncelikle, iki sayfa halinde kaleme alınmış ve ayrıntılı sebeplerin sıralandığı yazılı fesih bildiriminde fazla çalışma ücretlerinin ödenmediği yönünde bir fesih sebebi bildirilmemiştir. Yazılı fesih bildiriminde gösterilen sebeple bağlılık kuralı gereğince, gösterilen sebeplerin sonradan değiştirilmesi veya genişletilmesi mümkün değildir. Hal böyleyken, feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı hususunda, davacının fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi bir fesih sebebi olarak değerlendirilemez. Aksi yönde kabulle sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yazılı fesih bildiriminde gösterilen sebeplerin değerlendirilmesine gelince:
İlk olarak, davacı, dava dışı D. B. İnce isimli işçinin, işe yeni başlamasına ve eğitim düzeyinin kendisinden düşük olmasına rağmen, aylık ücretinin daha fazla olduğu, bu suretle işverenin eşit işlem borcuna aykırı davrandığı ileri sürülmüştür.
Eşit davranma ilkesi tüm hukuk alanında geçerli olup, iş hukuku bakımından işverene işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir sebep olmadıkça farklı davranmama borcu yüklemektedir. Bu bakımdan işverenin yönetim hakkı sınırlandırılmış durumdadır. Başka bir ifadeyle işverenin ayrım yapma yasağı işyerinde çalışan işçiler arasında keyfi biçimde ayrım yapılmasını yasaklamaktadır. Bununla birlikte eşit davranma borcu tüm işçilerin hiçbir farklılık gözetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmeyip, eşit durumdaki işçilerin farklı işleme tabi tutulmasını önlemeyi amaç edinmiştir. Eşit davranma borcuna aykırılığı ispat yükü işçide olmakla birlikte, işçi ihlalin varlığını güçlü biçimde gösteren bir delil ileri sürdüğünde aksi işveren tarafından ispatlanmalıdır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının işaret ettiği işçinin, işletmenin pazarlama biriminde pazarlama meslek elemanı olarak 20.07.2010 tarihinde işe başlatıldığı, lise mezunu olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ise, personel şefi olarak çalışmaktadır. Bu haliyle, aynı görevde bulunmayan işçilerin eşit durumda olduğu söylenemez. Anılan sebeple, davacı tarafça eşit işlem borcuna aykırılık iddiası ispatlanmamıştır.
Yazılı fesih bildiriminde gösterilen diğer neden ise, iş sözleşmesinde işe giriş tarihi ve ücret miktarı kısımların işverence doldurulmamış olması ve işveren vekilinin sözleşmede imzası bulunmadığından işverene karşı güvenin sarsıldığı iddiasıdır. Davacının işe giriş tarihi uyuşmazlık konusu olmayıp, sosyal güvenlik kurumuna işe giriş bildirgesiyle bildirildiği üzere, 09.10.2008 tarihidir. Aylık ücreti miktarı yönünden de bordrolardaki ücretin ve sosyal güvenlik kurumuna bildirilen ücretin gerçeği yansıtmadığı iddiası bulunmamaktadır. Davacının çalışmalarının da sosyal güvenlik kurumuna bildirildiği sabittir. Hal böyleyken, iş sözleşmesinde belirtilen hususlar hakkında bir bilginin yer almaması ve sözleşmenin imza kısmının doldurulmaması davacı işçinin işverene karşı güvensizlik duymasını gerektirir bir olgu olmayıp, haklı fesih sebebi oluşturmaz.
Son olarak, genel müdürün eşi olduğu belirtilen dava dışı Y. K., davacıya karşı gerçekleştirdiği iddia edilen eylemleri fesih sebebi olarak gösterilmiştir. Dinlenen davalı şahitleri, genel müdürün eşinin işyeri yemekhanesinin bazı iş ve işlemleriyle bir kısım idari işlemlerin yürütülmesinde yardımcı olduğunu beyan etmişlerdir. Davacı tarafça sunulan bir kısım belgelerde de, söz konusu şahsın imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, belirtilen şahsın iş ve işlemleriyle davacının işverene karşı hukuki sorumluluk altına girmesini gerektirecek bir duruma sebep olduğu veya davacıya sataşmada bulunduğu ispatlanmamıştır. Dinlenen davacı şahitince, söz konusu şahsın yetkisi olmadığı halde davacıya emir verdiği, yapılıp yapılmaması gereken işleri söylediği beyan edilmiş ise de, fesihten önce dava dışı şahsın eylemlerinden işverenin haberdar ederek gerekli önlemlerin alınmasının talep edildiği de ispatlanmamıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında varılan neticede, yazılı fesih bildiriminde gösterilen sebeplerle sınırlı olmak üzere, iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı ispatlanmadığından davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulü hatalıdır.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile ispatlaması gerekir.
Somut olayda, mahkemece davacının haftanın altı günü 08:00-18:00 saatleri arasında bir saat ara dinlenmeyle çalıştığı, haftalık dokuz saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek, fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır.
Davacının günlük çalışmasının 08:00-18:00 saatleri arasında geçtiği, pazar günü çalışılmadığı dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Cumartesi günü çalışması hakkında ise, dinlenen iki davacı şahitinin cumartesi günü çalışma olup olmadığı veya çalışma varsa sıklığı hakkında bilgi ve görgüleri sorulmamıştır. Dinlenen bir davacı şahiti, davacının cumartesi günleri çalışmaması gerekirken, çalıştığını gördüğünü; davalı şahiti ise bazen cumartesi günleri de çalışıldığını beyan etmiştir. Bu halde, cumartesi günü çalışma sıklığı hususu netleştirilmemiştir. Anılan sebeple, taraf şahitlerinin bilgi ve görgülerine yeniden başvurularak, anılan yön aydınlatılmalı ve bir sonuca gidilmelidir.
Diğer taraftan, dosyaya sunulan Ocak 2009 ve Şubat 2009 ayına ilişkin imzalı ücret bordrolarında, fazla çalışma ücreti tahakkukları bulunmakta olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda anılan tahakkukların nazara alınmaması hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.