Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/7205 E. 2014/6943 K. 21.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7205
KARAR NO : 2014/6943
KARAR TARİHİ : 21.03.2014

MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2013
NUMARASI : 2012/378-2013/423

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin 10.03.2008-16.07.2012 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, emekliliğe hak kazanması sebebiyle işyerinden ayrıldığını, kıdem tazminatının ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının kendi isteği ile işyerinden ayrıldığını, davacının müvekkili işyerinde çalışıtığı süre dikkate alınarak bu kanun hükmünden yararlanmasının mümkün olmadığını, davacının 17.07.2012 tarihinde işyerinden ayrıldığını, 23.07.2012 tarihinde başka bir bankada şube müdürü olarak çalışmaya başladığını, bu sebeplede davacının kıdem tazminatına hak kazanamıyacağını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalı bankadan ayrıldıktan hemen sonra Şanlıurfa’da bulunan başka bir bankanın şubesinde müdür olarak işe başladığı dikkate alındığında, davacının davalı bankadan ayrılma sebebinin emeklilik olmadığı, gerçekte başka bir bankada çalışmak amacıyla davalı bankadaki işinden ayrıldığı ve 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde yer alan emeklilik sebebiyle iş sözleşmesini haklı sebeple feshetme kuralını kötüye kullandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır.
4447 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş şartı sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin iş yerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir.
Somut olayda, davacı 16.07.2012 tarihinde yaş şartı dışında emeklilik hakkını elde etmesi sebebi ile iş sözleşmesini feshetmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumunun 13.07.2012 tarihli yazısı ile davacının onbeş yıl ve üçbinaltıyüz gün sigortalılık süresini doldurduğu ve yaş şartı dışında emekliliğe hak kazandığı sabittir.
İşçinin, iş sözleşmesini emeklilik sebebine dayalı olarak feshetmesine rağmen, başka bir işte çalışmaya başlamasının kanuni hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı uyuşmazlığın çözümü açısından tartışılması gereken noktayı oluşturmaktadır.
İşçinin emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshetmesinden kısa bir süre sonra, yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka işyerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür. Sosyal Güvenlik Hukuku alanında, yaş şartını da gerçekleştirmek sureti ile emekli olan işçilere sigorta destek primi ödeyerek çalışma imkanı tanındığı da dikkate alındığında, 1475 sayılı İş Kanun’un 14/1-5. maddesindeki düzenleme açısından, kanun koyucunun amacının işçinin çalışma yaşamını aktif olarak sonlandırması olduğundan bahsedilemez. Çalışmakta olduğu işyerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ilişkin yükümlülüklerin tamamlayan işçinin, kendisi için çalışma şartlarının daha olumlu olduğunu düşündüğü bir işyerinde çalışma amacı ile bu hakkını kullanması halinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı kabul edilemez. Kanun ile tanınmış emeklilik sebebi ile fesih hakkının kullanması ile birlikte kıdem tazminatına hak kazanılacağının kabulü gerekir. İşçinin hangi amaçla bu hakkı kullandığı, kıdem tazminatına hak kazanması açısından önem arz etmemektedir Bu sebeple davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.