Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6704 E. 2014/6486 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6704
KARAR NO : 2014/6486
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2013/76-2013/15

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, jestiyon ve başarı primi alacağı, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, dava konusu alacaklara hak kazanılmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının giydirilmiş ücret miktarının hesaplanması, jestiyon ve başarı primi, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanılıp kazanılmadığı ve fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı taraf işverence yemek menfaati sağlandığını iddia ederek, giydirilmiş ücret miktarının tespitinde, anılan menfaatin katkısının nazara alınmasını talep etmiştir. Kıdem tazminatı, tavan miktardan hesaplandığından anılan talep sonucu etkilemeyecek ise de, ihbar tazminatı hesaplaması bakımından sonuç rakamın etkileneceği şüphesizdir. Bu halde, anılan iddianın değerlendirilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Anılan sebeple, şahit beyanlarına yeniden başvurularak işyerinde yemek menfaati sağlanıp sağlanmadığı hususu sorulmalı, neticeye göre bir değerlendirme yapılarak sonuca gidilmelidir.
3-Davacı taraf, çalışmasının son yılına ilişkin jestiyon ve başarı primi alacağına hak kazanmasına rağmen ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı vekili, talebe konu primlerin ayrıntılı düzenlendiği iç düzenlemelerin ve yönetim kurulu kararlarının mevcut olduğunu, ödemelerin yapılmasının işverenin takdirinde bulunduğunu, davacının ise anılan ödemelere hak kazanmadığını savunmuştur. Mahkemece, davacının ispat yükünü yerine getirmediği gerekçesiyle talebinin reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma yetersizdir. Anılan sebeple, davalı işverenden talebe konu prim uygulamasına ilişkin personel yönetmeliği, talimatı ve benzeri yazılı işyeri uygulamalarına dair belgeler, yönetim kurulu kararları ile davacıya çalışma süresi boyunca ödenen primlere ilişkin miktar ve tür bilgilerinin sorulması, ilgili kayıtların istenilmesi gereklidir. Bilgi ve belgeler toplanıldıktan sonra, dosya kapsamı bir değerlendirmeye tabi tutularak, talebe konu alacaklar bakımından bir sonuca gidilmelidir.
4- Hafta tatilinde, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Anılan çalışmaların yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmaların bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de, anılan çalışmaların olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ayda bir hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hafta tatili ücreti alacağı hesaplanmış, genel tatil ücreti alacağı talebi hakkında ise kanaat edinilmediği belirtilerek hesap yapılmamıştır. Mahkemece ise, bilirkişi raporunda hesaplanan hafta tatili ücreti alacağı rakamı, uygulanan hakkaniyet indirimi sonrası genel tatil ve hafta tatili ücreti alacağı ifadesiyle hüküm altına alınmıştır.
Öncelikle, davacının genel tatillerde çalıştığını kanıtlayamadığı sabit olup, bu alacak talebi hakkında red hüküm sonucu kurulması gerekirken, bilirkişi raporunda hesaplanmış hafta tatili ücreti alacağının, hüküm sonucunda “genel tatil ve hafta tatili alacağı” ifadesiyle hüküm altına alınması hatalıdır.
Hafta tatili alacağı bakımından ise, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanığı H. A. G., işyerinde kural olarak hafta içi beş gün çalışıldığı, ancak ayda bir kez Cumartesi günü çalışma yapıldığı yönündeki beyanı esas alınmıştır. Anılan şahit beyanına göre, haftanın yedi günü çalışma olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyleyken, aksine bir sözleşme hükmünün bulunduğunun ispatlanmadığı da nazara alındığında, davacının sadece Cumartesi çalışması sebebiyle hafta tatili ücreti alacağına hak kazanıldığı kabul edilemez. Diğer davacı tanığı beyanı ve dosya kapsamına göre de, yedi günlük zaman dilimi içinde kesintisiz yirmidört saat dinlenme hakkının kullanılmadığı ispatlanmadığından, hafta tatili ücreti alacağı talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulü hatalı olmuştur.
5-Islah dilekçesinde, fazla çalışma ücreti alacağı yönünden ıslahın hem asıl davaya hem de birleşen davaya yönelik olduğu açıklanmıştır. Bu halde mahkemece, fazla çalışma ücreti alacağı bakımından her bir dava için ıslahla artırılan miktarın davacı vekiline açıklattırılması gerekirken, bu yönde bir işlem tesis edilmemesi hatalıdır.
6-Islaha karşı zamanaşımı savunmasının değerlendirildiği 17.12.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda, fazla çalışma ücreti alacağı ıslah tarihinden itibaren geriye doğru beş yıl için hesaplanmıştır. Hal böyleyken, ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının değerlendirilmesinde, dava ve birleşen davada talep edilen miktarlardan, davaya karşı zamanaşımı savunmasından etkilenmemiş tutarların dikkate alınmaması hatalı olmuştur.
Diğer taraftan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hesaplanan brüt fazla çalışma ücreti alacağından, damga ve gelir vergisi kesintilerinin yapılmasıyla yetinilerek, alacağın net miktarı tespit edilmiştir. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80. maddesi uygulaması açısından, fazla çalışma ücreti prime esas kazançlar içerisinde olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işçi payına düşen prim kesintilerinin nazara alınmaksızın alacağın net tutarının belirlenmesi hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden eksik araştırma ve incelemeyle hüküm verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.