Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6500 E. 2014/6727 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6500
KARAR NO : 2014/6727
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2010/1057-2012/1165

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı ile belirli süreli iş sözleşmesi yaptıklarını ancak davalının belirlenen süre dolmadığı halde istifa ederek ayrıldığını, bu sebeple sözleşmede belirtilen cezai şart alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile yapılan sözleşmenin belirsiz süreli olduğunu, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arsında yapılan sözleşmenin iş kolu dikkate alındığında belirsiz süreli sayılması gerektiğini bu sebeple sözleşme ile öngörülen cezai şartın koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı vekili tarafından temyiz etmiştir.
Gerekçe:
İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Cezai şart, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır.
Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla, işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, şartları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 161/son maddesinde ise, fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek, işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir.
Somut olayda; davalı ile davacı arasında 06.04.2009-06.04.2014 tarihleri arası için geçerli bir sözleşme yapılmış ise de; sözleşmenin belirli süreli olmasını gerektiren objektif şartlar bulunmadığından belirsiz süreli sözleşme olarak kabul edilmesine yönelik mahkemece verilen sonuç doğru ise de; sözleşmenin belirsiz süreli hale gelmesi cezai şarta ilişkin hükmü geçersiz kılmaz. 818 sayılı Kanun’un 161/son maddesi uyarınca indirim hususu da dikkate alınarak çalışılan süre göz önünde bulundurulmak suretiyle cezai şarta ilişkin talebin hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.