Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6490 E. 2014/5259 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6490
KARAR NO : 2014/5259
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2012
NUMARASI : 2011/1094-2012/1012

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette asfalt plent operatörü olarak çalıştığını, T.. şirketler grubu olarak faaliyet gösteren Ç.. İnş. ve Ekit İnş. adlarındaki aynı kişilere ait şirketlerin de olduğunu, davacının başlangıçtan itibaren Tisan İnşaat şirketinde çalıştığı halde zaman zaman diğer şirketlerinden E.. İnşaatta da sigortalı olarak gösterildiğini, 2011 yılı kış sezonuna girildiğinde hak edişlere hacizler konulduğu için ücret ödemelerinde zorluğa düşüldüğü ve bu nedenle ücret ödemelerin yeni inşaat sezonunda ödeneceğinin söylendiğini, böylece 2010 yılı Kasım ayı ücreti dahil ücretlerinin ödemelerinin yapılmadığını, yeni sezonda çalışmayı beklerken 19.04.2011 tarihi itibari ile sigorta çıkışlarının verilerek işyeri ile ilişkilerinin kesildiğini, ancak hiçbir alacaklarının ödenmediğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücretli izin alacağı, fazla mesai alacağı, hafta tatili ücret alacağı, resmi tatil alacağı olmak üzere alacağının işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesini kendi isteği ile feshettiği için işçinin tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği saatlerde çalışmadığını, davacının asgari ücretle çalıştığını ve buna ilişkin ücret bordrolarının mevcut olduğunu, yol yapım sözleşmelerinde davacının çalışmayacağı günlerin belli olduğunu, davacının 12 ayı aşkın süredir çalıştığı iddiasının gerçek olmadığını, davacının dini ve milli bayramlarda ve hafta tatilinde, yıllık izin günlerinde izinlerini kullanmadığının ve sürekli olarak çalıştığının gerçek dışı olduğunu, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının hizmet süresi ve kesintili çalışıp çalışmadığı hususu tartışmalıdır.
Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için, işçinin en az bir yıllık çalışması aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerinde geçmiş olmalıdır. Kural olarak aynı guruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün değildir. Ancak çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında başka işverenlere hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan işverenler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu gibi durumlar için “şirketler arasında organik bağ” dan söz edilerek kıdem tazminatına hak kazanma, hesap tarzı yönlerinden aralarında bağlantı bulunan bu işverenlerin birlikte sorumluluğuna gidilmelidir.
Yapılan yargılamada davacı 19.02.2001- 19.04.2011 tarihleri arası çalıştığını, davalı işveren davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında bildirilen şekilde 03.06.2005-01.12.2005, 01.01.2006-26.12.2008, 02.05.2009-09.09.2009, 01.08.2010-19.04.2010 tarihlerinde dört ayrı dönemde çalıştığını, mahkemece karara esas teşkil eden bilirkişi raporunda davalı ile dava dışı E…İnş. A. Ş.’nın ortaklık yapısı, adres veya şirketi temsile yetkili kişiler bakımından bir benzerlik bulunmamakta ise de, davacının çalıştırıldığı işi müteahhit firma olarak T… Ltd. Şti. üstlenmiş olduğu, davacının çalışma süresince, her iki şirket tarafından birçok defa giriş-çıkış işlemi yapılarak hizmet bildiriminde bulunulduğu kabulü ile hizmet süresinin 19.02.2001- 08.03.2011 tarihleri arası olduğunun kabul edildiği anlaşılmıştır. Davalı şirket ile dava dışı E.. İnşaat Mad. Tur. San. ve Tic. A. Ş. arasındaki hukuki ilişki araştırılmalı aralarında organik bağ olup olmadığı asıl-alt işveren ilişkisi olup olmadığı irdelenmelidir. Davacının çalıştığı bildirilen E… İnşaat Mad. Tur. San. ve Tic. A.Ş.’ye ait işyeri kayıtları, Sosyal Güvenlik Kurumu tescil bilgileri, işyerinin ortaklarını belirlemeye yönelik kayıtlar davalı firma ile aralarında organik bağ bulunup bulunmadığı değerlendirilmeksizin kurulan hüküm hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı işçinin hafta tatili ücreti hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde işçinin, tatil gününden önce aynı Kanun’un 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla yedi günlük zaman dilimi içinde 24 saat dinlenme hakkının bulunduğu açıklanmıştır. İşçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin 2. fıkrasında ifade edilmiştir.
Hafta tatili izni kesintisiz en az 24 saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3. maddesine göre hafta tatili Pazar günüdür kural bu şekilde olmakla birlikte, işçiye Pazar günü dışında hafta tatili izni kullandırılması mümkündür.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Mahkemece karara esas teşkil eden bilirkişi raporuna göre davacının çalışmadığı dönemlerin, yerinde olarak mahsup edildiği ancak, davacının çalışması süresince hafta tatili kullanmadığı kabulüne göre hesaplama yapıldığı, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davacının yaptığı işin niteliği değerlendirildiğinde, davalı işyerinde kış sezonunda çalışma yapılamadığı gözetilmeksizin, hafta tatili alacağının hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece davalının kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle davacının ayda 3 kez hafta tatilinde çalıştığı, kış sezonunda çalışmadığı kabul edilerek yeniden hafta tatili hesaplanmalıdır.
Kabule göre davalı tarafından ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı defi ileri sürüldüğü halde mahkemece davalının talebi dikkate alınmaksızın zamanaşımı değerlendirilmeden karar verilemesi hatalı olmuştur.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.