Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6437 E. 2014/16340 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6437
KARAR NO : 2014/16340
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/01/2013
NUMARASI : 2009/760-2013/46

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ve ücret alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı temyiz etmiştir.
1-Davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı taraflar arasında ihtilaflıdır.
İhbar süreleri ve ihbar tazminatı yönlerinden taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İş sözleşmesi taraflara sürekli olarak borç yükleyen bir özel hukuk sözleşmesi olsa da, taraflardan herhangi birinin iş sözleşmesini bozmak için karşı tarafa yönelttiği irade açıklamasına ilişkiyi sona erdirmesi mümkündür.
Fesih hakkı iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran ve karşı tarafa yöneltilmesi gereken bir haktır.
Maddede düzenlenen bildirimli fesih belirsiz süreli iş sözleşmeleri için söz konusudur. Başka bir anlatımla belirli süreli iş sözleşmelerinde fesheden tarafın karşı tarafa bildirimde bulunarak süre tanıması gerekmez.
İşçinin belirli süreli iş sözleşmesiyle tam süreli kısmi süreli olarak ya da çağrı üzerine hatta takım sözleşmesiyle çalışması arasında, bildirim öneli tanınması gerekliliği yönünden bir fark bulunmamaktadır. Ancak deneme süreli iş sözleşmesinde karşı tarafa bildirim süresi tanınmasına gerek yoktur.
Fesih bildirimi bir yenilik doğuran hak niteliğini taşıdığından ve karşı tarafın hukuki alanını etkilediğinden açık ve belirgin biçimde yapılmalıdır. Yine aynı nedenle kural olarak şarta bağlı fesih bildirimi geçerli değildir.
Somut olayda davacının davalı işverene ait işyerinde hizmet döküm cetveline göre 26.01.2001-03.02.2001, 17.09.2002-24.09.2002 tarihleri arasında çalıştığı, kendisine ihbar süresi tanındığına veya ihbar tazminatı ödendiğine ilişkin dosya kapsamında delil bulunmamaktadır. Hizmet döküm cetvelindeki çalışmalar dikkate alınarak ihbar tazminatının hesaplanması gerekirken talebin reddine ilişkin karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
Somut olayda davalı tarafça ücret alacağının ödendiği belirtilmişsede PTT gelen cevabi yazıda 24.06.2003 tarihinde 808/23 sıra kabulle 66,90 TL’lik havalenin 29.03.2005 tarihinde 1422/8 sırada bir ay bekletilip göndericiye ödendiği, davacıya ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ödemeye ilişkin başka belge varsa davalı tarafından sunulmasının istenmesi yoksa ücret alacağının hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken talebin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.06.2014 gününde oybirliği karar verildi.