Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6414 E. 2014/5194 K. 07.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6414
KARAR NO : 2014/5194
KARAR TARİHİ : 07.03.2014

MAHKEMESİ : Karşıyaka 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2013
NUMARASI : 2010/998-2013/46

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı davalının D.. K.. nezdinde Karşıyaka Devlet Hastanesine bağlı olarak 01.01.2007 tarihinde işe başladığını, 05.01.2010 tarihinde hiçbir sebep yokken çıkışının verildiğini, iddia ederek kıdem tazminatı, izin ücretinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının taleplerinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesinin davalı işverence haklı sebep bulunmaksızın feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosya içeriğine göre, davanın 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu zamanında açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı görülmektedir. 1086 sayılı Kanun zamanındaki Yargıtay uygulamasına göre davanın kısmi dava olarak açıldığını gösterir nitelikte şimdilik, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu gibi ifadeler içermeksizin davanın açılması halinde dava tam dava olarak değerlendirilmekte ve fazla kısımdan zımnen feragat edildiği kabul edilmektedir.
Öte taraftan diğer hukuk mahkemelerinden farklı olarak iş mahkemelerinde özel bir dava açma yöntemi bulunmaktadır. Bu yöntem 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde düzenlenmiştir. Sözkonusu hükümde, “İş Kanununun uygulanması ile görevli olan idari merciler, kendilerine yapılan müracaatları 15 gün içinde idari yoldan neticelendiremedikleri ve iş mahkemelerinin görevi içinde gördükleri takdirde bu hususa dair olan evrak ve belgeleri yetkili iş mahkemesine tevdi ederler. Mahkeme, re’sen gün tayin ederek tarafları davet ve müracaat sahibinin davacı olduğunu tesbitten ve zabıtnameye imzasını aldıktan sonra bu kanundaki esas ve usullere göre davayı görerek kararını verir. İdari merciin bu yoldaki tevdii mahkemenin göreve mütaallik kararını takyit etmez.” denilmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde, davacının önce davalıyla ilgili bölge çalışma müdürlüğüne başvurduğu ve bölge çalışma müdürlüğünün idari olarak yapılacak bir iş olmadığını bildirmesi üzerine bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bu dava 5521 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan özel yöntemle açılmış bir dava değildir. Bu itibarla ilk duruşmada davacının beyanlarının zapta geçirilmesi ve burada davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması sonuca etkili değildir. Bu itibarla davacının taleplerini ıslahla artırabilmesi mümkün olmadığından ıslahla artırılan kısmın reddine karar verilmesi gerekirken bunun yapılmaması hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.