Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6049 E. 2014/6094 K. 14.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6049
KARAR NO : 2014/6094
KARAR TARİHİ : 14.03.2014

MAHKEMESİ : Bursa 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2012/1140-2013/135

Hüküm süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının gemi adamı olduğunu, davalı işverenin müvekkilini ve diğer gemi adamlarını çalıştırdığı gemilerini 19.08.2008 tarihinde milli sicilden sildirip “Türk Uluslararası Gemi Sicili” ne kayıt ettirdiğini, Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu’nun 12. maddesi ile Yönetmeliğin 26. maddesi gereğince müvekkiline ödenen ücretlerin (geniş anlamda) gelir vergisi ve fonlardan muaf olduğunu, davalı işverenin Eylül/2008 tarihinden itibaren müvekkilinin almış olduğu ücreti tek taraflı ve hukuksuz olarak düşürdüğünü ve eksik ücret ödemelerine bu şekilde dava tarihine kadar devam ettiğini, 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 48. maddesine göre gemi adamının ücret ve sair haklarının daha aşağı hadlere düşürülemeyeceğini, hukuksuz uygulamalar sebebiyle müvekkilinin geniş anlamda ücret cinsinden kazançlarının davalı işveren tarafından 01.09.2008 tarihinden itibaren eksik ödendiğini, bu kazançların içinde normal ücret, ikramiye, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, gece çalışma mesai ücreti, resmi tatil ücreti ve diğer işçilik haklarının da mevcut olduğunu, bu eksik ödemelerin bordrolardan belli olduğunu, tüm bu hakların geniş anlamda ücret olduğunu ifade ederek fark ücret alacaklarının faiziyle birlikte hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, sonra müvekkiline ait gemilerin Uluslararası Gemi Siciline kayıt olduğu tarihin 19.08.2008 tarihi olduğunu, bu tarihten önceki dönemlerde davacının Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne kayıtlı gemilerde gemi adamı olarak çalıştığından bahsedilemeyeceğini, Eylül/2008’den sonraki dönemlerde ise davacının ücretinden gelir vergisi ve fon kesintisi yapılmadığını, davacıya bu güne kadarki tüm hak ve alacaklarının eksiksiz olarak ödendiğini, davacının çalışma süresi içerisinde kendisine ödenen ücret ve diğer haklar için ihtirazı kayıt ileri sürmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının ücretinin düşürüldüğü, bu sebeple fark ücret ve ücretin esas olduğu diğer hakları olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının ücretinin hukuka aykırı biçimde düşürülüp düşürülmediği ve buna bağlı olarak davacının ücret farkından kaynaklı ücret cinsinden fark alacakları olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz” denilmiştir. Bilirkişi uyuşmazlığın çözümü noktasında belirli bir konuda uzmanlığı olan kişidir. Bu uzmanlık ise hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözülemeyecek konulara ilişkindir.
Somut olayda hükme esas alınan raporu hazırlayan bilirkişinin mahkeme yazı işleri müdürü olduğu görülmektedir. Bilirkişinin uyuşmazlığın çözümü ile ilgili herhangi bir uzmanlığı bulunmamaktadır. Bu sebeple hesap işlerinde uzman bir ya da daha fazla bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekmektedir. Bu esaslara aykırı olarak hükme esas alınamayacak bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Kabule göre de davacı dava ve ıslah dilekçesinde toplu iş sözleşmesi gereği her alacak ayı yönünden temerrüdün gerçekleştiği bir sonraki ayın 6.gününden itibaren işleyecek işletme kredisi faizleriyle birlikte (bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faizinden az olmamak üzere) ücret farkı (geniş anlamda) alacaklarının tahsilini talep ettiği halde mahkemece hatalı değerlendirme ile dava ve ıslah tarihleri esas alınarak bu tarihlerden itibaren işleyecek banka mevduatına uygulanan en yüksek faize karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyizlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.03.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Dava, işçinin ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme, davayı kısmen kabul etmiş, yapılan temyiz üzerine karar, Dairemizce yetersiz bilirkişiden rapor alınması nedeni ile ve ayrıca faiz yönünden oyçokluğu ile bozulmuştur.
Kanaatimce bozma gerekçesi farklı olmalı idi.
Davacı taraf davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır.
İşçinin ücret alacağı belirlenebilir bir alacaktır.
Önce alacağın belirlenmesi ve sonradan davanın açılması gerekirdi. Bu nedenle açılan davanın usulden reddi gerektiği kanısında olduğumdan sayın çoğunluğun farklı bozma gerekçesine katılmıyorum. 14.03.2014