Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6033 E. 2014/4778 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6033
KARAR NO : 2014/4778
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2013
NUMARASI : 2009/647-2013/18

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı neden olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, aylık ücret, yıllık izin ve fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının 18.05.2009 tarihinde işyerinde konveyör aracını kullanırken dikkatsiz ve tedbirsizliği sonucu meydana gelen kazada körük camının kırılmasına neden olduğunu, oluşan zararın otuz günlük ücreti tutarını aşması nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, tazminat alacaklarına hak kazanmadığını, sair ödenmemiş ücret alacağının ise bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ile fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının hesaplanması noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu belirtilmiştir.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukuki sonuca etkisi bulunmamaktadır.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir. Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında kanunda herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak, ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış primi olarak belirlendiği hallerde, gerçek ücretin bu ödemelerin toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur.
Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
Somut olayda, davalıya ait işyerinde ramp departmanı uçak sorumlusu olarak çalışan davacı işçinin iş sözleşmesi, işyerinde konveyör aracını kullanırken meydana gelen kaza sonucu işvereni zarara uğrattığı gerekçesi gösterilerek, 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendine dayanılarak feshedilmiştir. Mahkemece, kusur oranı ve zarar miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmaması hatalıdır. Anılan nedenle, mahallinde keşif yapılarak kusur oranı ve zarar miktarı yönlerinden ayrı ayrı alanında uzman bilirkişilerden rapor alınmalı, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında dosya kapsamı değerlendirilerek feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususunda bir sonuca gidilmelidir.
3- Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları yazılı delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin, işçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğu nazara alınarak birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davacının haftalık iki saat fazla çalışma yaptığının kabul edilmesi dosya içeriğine uygun düşecektir. Yazılı gerekçeyle, davacının haftalık dört saat fazla çalışma yaptığının kabulü hatalı olmuştur.
4-Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80. maddesi uygulaması açısından, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti prime esas kazançlar içerisinde değerlendirilmelidir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarında brüt tutarlardan damga ve gelir vergisi kesintilerinin yapılmasıyla yetinilerek, alacakların net miktarı tespit edilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti prime esas kazançlar içerisinde olup, işçi payına düşen prim kesintilerinin nazara alınmaksızın alacakların net tutarlarının belirlenmesi hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden eksik araştırma ve incelemeyle hüküm verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.