Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6032 E. 2014/4777 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6032
KARAR NO : 2014/4777
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/01/2013
NUMARASI : 2010/428-2013/61

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, manevi tazminat, yıllık izin, aylık ücret, asgari geçim indirimi, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının kendi isteğiyle haklı neden olmaksızın iş sözleşmesini feshettiğini, dava konusu alacaklara hak kazanılmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının aylık ücret miktarı, fazla çalışma ve hafta tatili çalışması sürelerinin tespiti, yıllık izin, aylık ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarının ödenip ödenmediği ile ücret alacaklarının hesaplanmasında yasal kesintilerin belirlenmesi noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde
çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, mahkemece davacı tanıkları beyanlarına itibarla aylık ücret miktarı talep gibi net 1500 TL tutarında kabul edilmiş ise de, emsal ücret araştırması yapılmaması hatalıdır. Anılan nedenle, yukarıda belirlenen esaslar dahilinde emsal ücret araştırması yapılmalı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirmeye tabi tutularak aylık ücret miktarı belirlenmelidir.
3-Fazla çalışma yaptığını, hafta tatili günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma ücreti alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ve hafta tatili çalışmasının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, anılan çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece tanık beyanlarına itibarla davacının tüm çalışma süresi boyunca haftalık onsekiz saat fazla çalışma yaptığı ve ayda bir hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı tanığı F.. S.., kış aylarında da aynı yoğunlukta çalışıldığını beyan etmiş ise de, yapılan işin inşaat sektörüyle bağlantılı olması sebebiyle mevsimsel hava koşullarının çalışmanın yoğunluğuna etki etmesi nazara alındığında, her mevsim aynı koşullarda çalışmanın varlığı hayatın olağan akışı içerisinde gerçekçi değildir. Anılan nedenle, özellikle yılın aralık,ocak ve şubat aylarında mevsim koşulları itibariyle fazla çalışma yapılmasını ve hafta tatilinde çalışılmasını gerektirecek bir iş yoğunluğu bulunup bulunmadığı hususunda, bilgileri sorulmamış taraf tanıklarının beyanlarına da yeniden başvurulmasıyla tüm dosya kapsamı değerlendirmeye tabi tutulmalı ve sonuca gidilmelidir.
4-Dosyaya sunulan, 22.06.2009 tarihli 2073 sayılı imzalı makbuzda, işçiye yıllık izin ücreti, yol ve harcırah ödemesi yapıldığı belirtilidir. Mahkemece, hüküm altına alınan yıllık izin ücreti alacağında söz konusu makbuzun nazara alınmaması hatalıdır. Anılan nedenle, taraflardan makbuzda belirtili meblağın yıllık izin ücreti ödemesine denk gelen miktarı hakkında açıklamada bulunması istenilmeli ve işverenden ödeme toplamını belirleyen alacak kalemi miktarlarını tespitine elverişli kayıtlar celpedilmelidir. Neticeten, makbuzda belirtilen miktarın yıllık izin ücreti ödemesine denk gelen kısmı alacak miktarından mahsup edilmelidir.
5- Davacının asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmediği kabul edilmiş ise de, dosyaya sunulan bir kısım imzasız bordroda asgari geçim indirimi tahakkukları bulunmaktadır. Yine, davacının son otuziki günlük ücretinin de ödenmediği kabul edilmiş ise de, sunulan imzasız 2010 yılının mayıs ve haziran bordrolarında ücret tahakkuku bulunmaktadır. Bordrolar imzasız ise de anılan tahakkukların banka aracılığıyla ödenip ödenmediğinin araştırılmaması hatalıdır. Anılan nedenle, işçi ücret ödemelerinin yapıldığı banka hesap bilgileri taraflardan sorulmalı, hesap dökümleri ilgili bankadan istenerek bordrolarda tahakkuk ettirilen miktarların ödenip ödenmediği değerlendirilmelidir.
6- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, brüt ücret üzerinden hesaplanan yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarından, damga ve gelir vergisi kesintilerinin yapılmasıyla yetinilerek, alacakların net miktarı tespit edilmiştir. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80. maddesi uygulaması açısından, söz konusu ücret alacakları prime esas kazançlar içerisinde olup, işçi payına düşen prim kesintilerinin nazara alınmaksızın alacakların net tutarının belirlenmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda yazılı sebeplerden, eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.