Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/6025 E. 2014/5232 K. 07.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6025
KARAR NO : 2014/5232
KARAR TARİHİ : 07.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2012
NUMARASI : 2012/326-2012/749

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 29.07.2011 tarihinde doktor olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 25.04.2012 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, performans düşüklüğünün sözkonusu olmadığını, her ne kadar haklı sebep gösterilerek iş sözleşmesinin feshedilmiş ise de davacının görevlerini gereği gibi yapmadığına dair uyarı bulunmadığını, iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini, ihbar tazminatı alacağı için icra takibi yapıldığını ancak itiraz üzerine takibin durduğunu, bu sebeple itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının icra takibi başlattığı tarih itibariyle davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacının davalı şirketin hangi işlemini dava ediyorsa bu işlemin bizzat yetkilisi ve sorumlusu olduğunu, icra inkar tazminatı talebinin yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalı işyerinde 29.07.2011-25.04.2012 tarihleri arasında kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile toplam ikiyüzyetmişbir gün aralıksız olarak çalıştığı, davacının iş sözleşmesinin performans düşüklüğü sebebiyle feshedildiğini, davacının mesleğinin doktor olduğu, asli görevinin işverenliğe hasta sağlamak değil hasta bakmak olduğu, kaldı ki performans düşüklüğü iddiasının iş akışının bozulmasına yol açtığının kesin ve şüpheden uzak deliller ile ispatlanması gerektiği, başka alternatifler olup olmadığı değerlendirilmeden bu durumun derhal iş sözleşmesinin feshine konu yapılmasının dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun olmadığı, feshin son çare olarak düşünülmediği, davalı işverenin davacının iş sözleşmesinin feshinde dayanak yaptığı bu sebebin haklı veya geçerli bir sebep olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
Somut olayda, davacının şirket hissedarı olup yönetim kurulu başkanı sıfatı ile görev yaptığı, şirketi temsil ve ilzama ait yetkileri bulunduğu gözönüne alındığında işçi ve işveren sıfatının aynı kişide birleşmeyeceği gerçeği karşısında taraflar arasında iş sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Davanın genel hükümlere göre görülmesi için görevsizlik kararı verilmelidir. Görev hususu değerlendirilmeden işin esası hakkında karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 07.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.