Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/5743 E. 2014/4357 K. 28.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5743
KARAR NO : 2014/4357
KARAR TARİHİ : 28.02.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2013
NUMARASI : 2010/819-2013/86

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi …. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 13.12.2003 tarihinde çalışmaya başladığını, görevinin pazarlama ve aylık net ücretinin 1.040,00 TL olduğunu, son üç yılı aşkın bir süredir ücretinde bir iyileştirme yapılmadığı gibi birikmiş mesai ücretlerinin de ödenmediğini, bunun üzerine işverenden ücretinde iyileştirme yapılmasını istediğini, davalı işverenin davacının bu durumunu çıban başı olarak değerlendiğini ve davacıya diğer çalışanlara kötü örnek olduğunu söylediğini, ayrıca davacıya ücretinin beğenmiyorsa işten ayrılabileceğini de söylediğini, davacı işten ayrılmayacağını bildirince de, kendisini tazminat ödememek için kovamayacağını, ancak er ya da geç bir sebep bulacağını söylediğini, 13.10.2010 günü davacının kendisini koruma içgüdüsünün sebep olduğu, başkaca hiçbir kusurunun olmadığı bir trafik kazasını bahane ederek şirketi kasten zarara uğrattığı gerekçesi ile şifahi olarak davacıyı işyerinden kovduğunu, iş sözleşmesinin 16.10.2010 tarihinde haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, 21 günlük yıllık izin ücreti, 2010 Eylül ve ekim 20 günlük ödenmeyen ücreti, harcırah, fazla çalışma ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 13.10.2010 tarihinde davalı şirkete ait 20 H 0381 plakalı araçla emniyet şeridinde hatalı bir şekilde araç kullanırken tek taraflı trafik kazası yaptığını, kaza sonucu davalı şirkete 4.848,37 TL+ KDV olarak 30 günlük ücreti ile karşılanamayacak şekilde zarar vermesi nedeniyle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. maddesi uyarınca feshedildiğini, davacının trafik kuralları gereği tamamen kusurlu olduğunu ve yapılan feshin haklı olduğunu, davalı şirketten hiçbir alacağının olmadığını, tüm haklarının gecikmeksizin zamanında ve eksiksiz olarak banka hesabına yatırıldığını, yıllık izin ücreti alacağının da olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın davalı işverence feshedildiği, diğer taleplerine ilişkin alacakları da bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının iş sözleşmesinin davalı işverence haklı nedenle feshedilip feshedilmediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 25/II-ı. maddesinde, “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması” işveren açısından haklı neden olarak sayılmıştır.
Somut olayda, davacı davalı işverenin iş sözleşmesini zam istemesi nedeniyle feshettiğini, ancak görünürde fesih sebebinin koruma iç güdüsüyle yaptığı kaza olduğunu iddia ederken davalı ise davacının maddi hasarlı kaza yaparak işverene 30 günlük ücreti tutarında zarar verdiğini ifade ederek feshin haklı nedene dayandığını savunmaktadır. Mahkemece fatura tarihi ile fesih tarihinin farklı olduğu gerekçesiyle feshi haklı nedene dayanmadığı kabul edilmiş ise de tamirat bir süreç aldığından fatura tarihinin sonra olması mümkün olup, burada önemli olan davacının kusuruyla davalı işverene 30 günlük ücretinden az olmayacak bir zarar vermesidir. Fatura kesilmesini beklemeden iş sözleşmesini fesheden işveren feshin haklı nedene dayanmama riskini de üzerine almaktadır. Diğer taraftan olayda kaza 13.10.2010 tarihinde olmuştur. Fesih 18.10.2010 tarihinde yapılmış ve zarar ekspertiz raporu 15.10.2010 tarihinde fatura ise 25.10.2010 tarihinde düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi davalı işveren zarar ekspertiz raporuna dayanarak davacının iş sözleşmesini feshetmiştir. Mahkemece fesih sebebi yapılan kazada özellikle davacının kusuru ile zarar yönünden inceleme yapılarak feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı belirlenmelidir. Bunun yapılmayarak eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir.
3-Davacının ücretinin miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı Kanun’da 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda; davacı 1.040,00 TL net ücret aldığını iddia ederken davalı 1.100,00 TL brüt aldığını savunmuştur. Davalı tanığı davacının 1.050,00 TL ücret aldığını ifade ederken davacı tanığı ise davacının 750,00-800,00 TL net ücret aldığını belirtmiştir. Dosyada yer alan davacı tarafından imza itirazına uğramayan bordrolarda davacının ücreti 1.100,00 TL brüt gözükmektedir. Bu bordrolar ise banka kayıtlarıyla uyumludur. Mahkemece yukarıdaki esaslara göre emsal ücret araştırması yapıldıktan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek davacının ücretinin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme davacının taleplerinin hüküm altına alınması hatalıdır.
4-Son olarak fazla çalışma ücretinin belirlenmesinde davacı tarafından imza itirazına uğramayan bordro dönemlerinin tamamen dışlanması gerekirken bunun yapılmaması da doğru olmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.