Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/5258 E. 2014/6933 K. 21.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5258
KARAR NO : 2014/6933
KARAR TARİHİ : 21.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/02/2013
NUMARASI : 2003/433-2013/81

Hüküm süresi içinde davalı-karşı davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin 20.06.2001-06.01.2003 tarihleri arasında ticaret direktörü olarak çalıştığını, aylık brüt 2.223,00 TL ücret aldığını, müvekkilinin müfettiş ön raporuna göre savunması bile alınmadan iş sözleşmesinin feshedildiğini, birlik başkanlarının seçimlerden önce sırf önceki yönetimi kötülemek için belli bazı çalışanların işten çıkartılmasına karar verdiğini, siyasi bir oyunla haksız olarak işten çıkartıldığını, 01.07.2001-01.07.2002 tarihleri arasında haftada beş gün 08:30-20:00 saatleri arasında çalıştığını, 01.07.2002 tarihinden işten çıkartılıdığı tarihe kadar haftada beş gün 08:30-20:00 saatleri arasında, Cumartesi günleri 08:30-13:00 saatleri arasında çalıştığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının 20.06.2001-06.01.2003 tarihleri arasında davalı işyerinde çeşitli görevlerde çalıştığını, son olarak ticaret direktörü olarak çalıştığını, aylık net 1.380,00 TL ücret aldığını, yapılan soruşturma sırasında davacının departmanında yöneticilerin işverenin güvenini kötüye kullandığının belirtildiğini, bu sebeple davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının fazla mesai yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, uzman bilirkişi heyetinin 14.11.2012 tarihli raporu ve 24.12.2012 tarihli ek raporuna göre, davacının da aralarında bulunduğu ihale komisyonunun yapmış olduğu ihalelerin usulüne uygun yapıldığı, ev inşaatına ilişkin yapılan ihalelerin açık artırma yöntemiyle yapıldığı ve herhangi bir usulsüzlüğün sözkonusu olmadığı, inşaat yaptırılması ile teklif mektubu toplama işlemlerinin davacı tarafından yapılmadığı, promosyon dağıtılmasının davalı şirket menfaatine bir eylem olduğu, davacının zincir mağazalar müdürü olarak tutanaklara atmış olduğu imzadan dolayı herhangi bir kusurun olmadığı gibi, şirkete de bir zarar vermediği, İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.05.2007 tarih ve 2005/438 esas 2007/276 karar sayılı dosya üzerinden davacı ve arkadaşları aleyhine açılan ceza davasının da davacının üzerine atılı hizmet sebebiyle emniyeti suistimal suçunu işlediğinin sabit olmaması sebebiyle beraatine karar verildiği ve aşamalardan geçen kararın 30.01.2012 tarihinde kesinleştiği, ceza dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporunda davacının 870,76 TL davalı şirkete zarara uğrattığı yönünde tespit yapılmış ise de; bu zararın davacının kusuru sebebiyle meydana gelmediğinin belirlendiği, sadece davalı şirketin ihaleler sebebiyle muhtemel fiyat farklarındaki davacının hissesine düşen bölümü ifade ettiği, bu miktarın dahi davacının bir aylık maaş tutarını geçmediği, netice itibariyle davacının iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından feshedildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilip feshedilmediği noktasındadır. Davacı iş sözleşmesinin müfettiş ön raporuna göre haksız olarak feshedildiğini beyan etmiştir. Davalı taraf ise işyerinde yapılan müfettiş incelemesine göre davacının departmanında yöneticilerin işverenin güvenini kötüye kullandığının tespit edildiğini, bu sebeple iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirtmiştir. Dosyada bulunan fesih bildirimine göre davacının iş sözleşmesinin teftiş kurulu müfettişinin düzenlediği ön rapordaki tespitler gerekçesi ile haklı sebep belirtilerek feshedildiği anlaşılmaktadır. Davalı işyerinde yapılan teftiş sonucu hazırlanan raporda davacının çalıştığı departmanda usulsüz işlemlerin bulunduğu, personel ile yöneticilerin bu sebeple işverinin güvenini kötüye kullandığı belirtilmiştir. Davacının davalı şirketin şikayeti üzerine hizmet sebebiyle emniyeti suistimal suçundan yargılandığı, İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/438 esas 2007/266 karar sayılı ilamı ile davacının bilirkişi raporuna göre şirketi zarara uğrattığının tespiti yapılmış ise de zarara uğratması aşamasındaki işlemleri kendisinin yada başkasının yararına çıkar sağlamak amacıyla yaptığı konusunda delil bulunmadığı, davacının güveni kötüye kullanma kastıyla hareket ettiğine dair yeterli delil bulunmadığı gerekçesi ile beraatine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesinin zamanaşımı sebebiyle düşme kararı ile kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacının yargılandığı ceza davasında bulunan bilirkişi raporunda müfettiş raporunda belirtilen işlemleri sebebiyle kusurunun bulunduğu, tespit edilen zararın davacı payına 870,76 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporunda ise davacının belirtilen eylemler sebebiyle kusurunun bulunmadığı ve şirketin bu sebeple zarara uğramadığı ileri sürülmüştür. Aynı eyleme ilişkin olarak alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece bu çelişkinin giderilmesi ve davacının müfettiş raporunda belirtilen eylemlerine göre sorumluluğunun net olarak tespiti bakımından iki serbest mali müşavir ve bir işletme ekonomisti uzmanından oluşan üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınması suretiyle davacının müfettiş raporunda belirtilen eylemleri tek tek irdelenerek, davacı tarafından işlemlerin davalı şirketin yönetmelik ve işyeri kurallarına uygun yapılıp yapılmadığı, işverenin zarara uğrayıp uğramadığı varsa zarar miktarı tespit edilerek sonucuna göre dosyadaki diğer bilgi ve belgeler dikkate alınmak suretiyle iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığına karar verilmelidir.
2-Davacı fazla mesai yaptığını beyan etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı şahit beyanlarına göre davacının fazla mesai yaptığını tespit ederek hesaplama yapılmıştır. Davacı şahitlerinin davalı işyerine karşı davaları olduğu ve bu nedenle husumeti bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının fazla mesai yaptığının ispatı bakımından salt husumetli şahit beyanları yeterli değildir. Hal böyle olunca fazla mesai alacağının yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı anlaşılmakla, bu gerekçe ile fazla mesai alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 21.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.