Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/4968 E. 2013/13759 K. 07.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4968
KARAR NO : 2013/13759
KARAR TARİHİ : 07.06.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı şirket adına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen, davalı yazılı ya da sözlü beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, davalı işverenin fesih sebebi olarak belirttiği olaya ilişkin tutanak, belge ve delillerini ibraz etmediği, haklı ve geçerli fesih iddiasını usulünce ispat edemediği, feshin olaydan itibaren kanuni süre içerisinde yapılmadığı nedenleriyle feshin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece verilen karar, davalının temyizi üzerine, Dairemizin 2011/5227 E, 2012/702 K sayılı ilamı ile, “Somut olayda, davalı işyerinde Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre 26 işçinin çalıştığı ortada iken, mahkemece davacının işgüvenliği hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı konusunda 30 işçi sayısı şartı yönünden araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan, feshe konu olaya ilişkin davacı adına ödeme yapan arkadaşı ve savunmada belirtilen yönetici dinlenerek, olayın meydana gelip gelmediği belirlenmeden, olayın meydana geldiğinin anlaşılması halinde davacının eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar kapsamında olup olmadığı tartışılmadan davanın kabulüne yönelik yazılı şekilde karar verilmesi yanlış olup bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak, bozma doğrultusunda araştırma yapıldığı, işçi sayısının fesih tarihi itibariyle otuz işçiden fazla olduğunun tesbit edildiği,tanıkların dinlendiği ve tanık beyanlarına göre davacının iddalarının yerinde olduğu ve hırsızlık yapmadığı ayrıca mağazadan bedelini ödemediği mal çıkarmadığı nedeniyle iş sözleşmesinin feshinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İş ilişkisinde işverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. İşverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğu ortadan kalktığından, güven ilişkisinin sarsılmasına yol açan şüphe, işçinin kişiliğinde bulunan bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. İşçinin bir suç işlediğinden veya sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğundan şüphe ediliyor ve bu yüzden taraflar arasında iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güvenin yıkılması veya ağır biçimde zedelenmesi nedeniyle iş sözleşmesi feshedilmişse, şüphe feshinden söz edilmektedir. Şüphe, fesih anında mevcut belirli objektif vakıa ve emarelere dayanmalıdır. İşverenin sırf sübjektif değerlendirmesi yeterli olmayıp, yapılan incelemede işçinin şüphe edilen eylemi işlediğinin büyük bir ihtimal dahilinde olduğu sonucunun ortaya çıkması gerekir.
Dosya içeriğinden, davacının 03.10.2009-30.04.2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde part time olarak part time satış danışmanı sıfatıyla çalıştığı, iş sözleşmesinin, 30.04.2010 tarihli fesih bildirimi ile davacının Ümraniye mağazasından bedelini ödemeden ürün aldığı ve mağaza dışına çıkarttığının tesbit edildiği, bu davranışı nedeniyle işverenin iş sözleşmesini haklı nedenlerle fesih hakkının doğduğu gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin 2. bendinin e fıkrası gereğince ahlak ve iyiniyete uymayan davranışlar nedeniyle tazminatsız olarak 30.04.2010 tarihi itibariyle feshedildiği, davacının 30.04.2010 tarihli savunmasında, olayın üzerinden bir ay geçtikten sonra yönetici vasfını kaybeden bir kişinin beyanına dayanılarak kendisi dinlenmeden işten çıkarılmasını kabul etmediğini, bu olayın bir defa olduğunu, hata olduğunu ve kursa yetişmeye çalıştığı için ürünün birinin ödemesini unuttuğunu, kaldı ki ödemesini unuttuğu ürünün ödemesininde arkadaşı aracılığıyla 5 dakika sonra yapıldığını, olayın bir ay önce yaşandığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının, mesai bitiminde iki ürün alarak işyerinden ayrıldığı, ürünlerden birinin ücretini ödediği, diğerinin ücretini ödemeyi unuttuğunu, sonradan ücretini ödemeyi unuttuğu ürünün bedelini de arkadaşı vasıtasıyla ödediğini beyan ettiği, davalı tanığı mağaza müdürünün, davacının kendisini aradığını, olayı haber verdiğini, yaptığı kontrolde ikinci ürünün parasının ödendiğini gördüğünü beyan etmesine rağmen diğer davalı tanığının,davacının parasını ödemeden iki adet eşya ile işyerinden ayrıldığını, o anda mağaza sorumlusunun kendisi olduğunu, davacıyı çağırmasına rağmen gelmediğini, mağaza müdürünün o anda işyerinde olmadığını, kendisinin sorumlu olduğunu, olayın bölge müdürüne bildirilmesiyle davacının işten çıkarıldığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Davacının bedelini ödemeden işyerinden ürün çıkardığı açık ve net bir şekilde kanıtlanmamışsa da olayın oluş şekli iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güveni yıkmaya elverişli bir şüphedir. Bu nedenle iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmazsa da, feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmelidir. İşverence yapılan fesih geçerli nedene dayandığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 334,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.320,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 07.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.